Ekrem İmamoğlu-Binali Yıldırım’ın
beraber ekranda tartışmaları gündeme gelince,
‘’Cumhur İttifakı’’ adayı moderatörlüğü de
Uğur Dündar’ın yapmasını
-şaşırtıcı gelse de- önerdi.
Usta Haberci bu konuda tartışılmaz isimdi.
Taraflar Uğur Dündar üzerinde birleşti ama;
toplumu karpuz gibi ikiye
bölen kutuplaşma buna izin vermedi.
Kendisine "resmen" öneri gelmemiş ve "kabul ettim" dememiş Uğur Dündar'a
sosyal medyada linç furyası başladı.
****
Sonra Uğur Dündar, buluşmaya moderatörlük
yapmayacağını açıkladı.
Dündar'ın açıklaması şöyleydi;
"Sn.Yıldırım ve Sn.İmamoğlu’nun
ismim üzerinde uzlaşmaları,
onurla sürdürdüğüm 50 yıllık meslek hayatımın
manevi madalyalarından biri olmuştur.
Halkımızın yıllardır Türkiye’nin en güvenilir
ismi olarak tarafıma gösterdiği güvenin,
siyasi kutuplaşmanın zirveye çıktığı
bu dönemde ve böyle önemli bir konuda
her iki aday tarafından paylaşıyor olması,
son derece anlamlı ve değerlidir. Teşekkür ediyorum.
Açık oturumda adaletin terazisini milim
saptırmayacağıma ve en ufak şüphem yoktur.
Bunlarla birlikte...
Moderatörlüğüm üzerinden her iki adaya ve
demokrasimize zarar verebilecek
bir takım hazırlıklar yapıldığını görüyor ve
bu sebeple 50 yıldır ödünsüz bağlı kaldığım
evrensel yayıncılık ilkeleri gereği
moderatörlük yapmama yönünde aldığım
kararı kamuoyuna saygıyla arz ediyorum.’’
****
Kararın ardından bu kez Uğur Dündar'ın ‘’hepsi hayal ürünü’’ diye
tanımladığı; ‘’Saray bant yayın istedi’’, ‘’Baskılara direnemedi’’
‘’Kılıçdaroğlu vazgeçirdi’’ yorumları yapıldı.
Spekülasyonlar, tezvirat süreci başlatıldı.
Oysa Dündar hiçbir baskıya, telkine,
papuç bırakacak kişilik değildi.
Herhalde Dündar
‘’Alo Fatih gazetecileri’’ ile karıştırılmıştı(!)
Onlar önce ‘’Usta Gazetecinin Serüveni’’ isimli
yarım asırlık meslek yaşamını anlatan belgeselini izlemeliydi.
Sonra toplumun Atatürkçü çizgide en güvenilir ismi olmak;
Kamuoyunun bilgilenme hakkı dışında hiçbir güç önünde eğilmemek;
Güç odaklarıyla, mafyayla, hırsızlıklarla, yolsuzluklarla
mücadele etmek nasıl olurmuş, görmeliydi!
****
Habertürk Yazarı Oray Eğin’e de ifade ettiği gibi, Uğur Dündar
-sadece-
‘’Binali Bey böyle bir fikir atınca
17 yıl önceki gibi adayları ekrana çıkartıp
uygar bir tartışma yapılabilir mi?’’ diye umutlanmıştı.
Yıldırım bir el uzatmıştı, İmamoğlu da kabulüyle devamını getirmişti.
Hemen gelen sosyal medya linci ise ‘’muazzam bir kutuplaşma’’
ortamını yaratmıştı.
Fakat 2019 Türkiyesi,
o yılların; 2002'lerin Türkiyesi değildi...
‘’Medyanın Zeus’’u her zaman olduğu
gibi objektif adil bir açık oturuma yöneticilik yapmak istemişti.
Ama olanaksızlığını da görüp vazgeçmişti!
Hadise bu kadar netti!..
****
İletişim Profesörü
Haluk Şahin’in su tespitleri ne doğruydu;
‘’Türkiye’de siyaset de toplum da hasta!
Uğur Dündar eğer fevkalade
hazır ve ehliyetli olduğu bu işi yapsa çok ağır
bir saldırı kampanyasının ve özellikle
sosyal medya lincinin hedefi haline getirilecek,
lime lime edilecekti. Üstelik bu tek taraflı
değil, iki taraflı olacaktı.
50 yıldır bu işi başarıyla yaptığını kanıtlamış kişi,
böyle bir iğneli fıçıya girmeyi niçin kabul etsin?’’
Ben de Hâluk Hocam gibi düşünüyorum!
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı
‘’bilge siyasetçi’’ Dr.Aytun Çıray da
‘’Her tv'cinin yapmak isteyeceği moderatörlüğü
reddettiyse yüzde yüz bilgi ve deneyime
dayalı doğru bir karar’’ tweetini paylaştı.
Uğur Dündar, çekilmesiyle algı tuzağına/pusuna düşmemiş,
hep olduğu gibi
‘’en doğru kararı’’ vermiştir!
Boşuna haberciliğin yaşayan efsanesi olmamıştır o!..
****
Bir düşüncemizi daha aktaralım.
Bunca senedir muhalefetin birlikte canlı yayına
çıkma önerilerini, tepeden bakarak
karşılıksız bırakanlar, şimdi birden canlı yayıncı oldu.
31 Mart’t öncesi Müjdat Gezen’li, Metin Akpınar’lı, Yılmaz Özdil’li
‘’Uğur Dündar’la
Halk Arenası’’na
8 hafta ekran
cezası veren zihniyetin Uğur Dündar’lı ekran önerisine
İmamoğlu’nun evet demesine -şahsen- karşıyım!
Kadri Gürsel’den alıntıyla yazıyı sonlayalım;
‘’Asıl Türkiye’nin moderatör’e ihtiyacı var;
Demokratik, özgürlükçü anayasa,
bağımsız ve tarafsız yargı, kısacası hukuk.
Ve bir de bağımsız profesyonel gazetecilik!’’