SANAT GÜNEŞİ
ZEKİ MÜREN
Türk Sanat Müziği’nin ‘’dertli gönüllere giren’’ Paşa’sı Zeki Müren’in ayrılık tarihidir 24 Eylül 1996.
O gün usta Foto Muhabiri Fikret Ay ile,
Bodrum’dan Muazzez Ersoy’la gelip TRT için 4 yıl aradan sonra çekime katılacak Paşa’yı izlemekle görevlendirilmiştik.
Şimdi tarih olan İzmir Fuarı’ndaki (Kültürpark) TRT Stüdyosu’na geldiğimizde kalabalık meslektaş ordusuna biz de dahil olduk.
‘Süper Star’ Ajda Pekkan’ın da
katılımıyla bir talkshow çekilecekti.
Bir minibüsle geldi Paşa ve Ersoy. Sonra da Ajda Pekkan.
İndiğinde güçlükle yürüyordu.
Görüntü alınması da engelleniyordu.
Çok yorgun olduğu gözleniyordu Zeki Müren 'in.
Asistanı destek oluyordu.
Bizler meraktaydık dışarıda, “Acaba stüdyoya bizi kabul edip fotoğraf verecek miydi?’’
Pek ümidimiz yoktu, çünkü aşırı kiloları yüzünden yıllardır medyadan uzak bir “münzevi” yaşamı
seçmişti Bodrum’da. Yardımcısı gelip de “Hepinizi bekliyor’’ dediğinde şaşırmış ve sevinmiştik.
Bizleri görünce elini hafifçe kaldırıp selâmlamıştıo gün…
***
TRT Ankara Radyosu’nda kullandığı ilk mikrofon hediye edilecekti.
Mikrofonu görünce aşırı heyecanlandığı net farkediliyordu.
Gözlerini kırparak ağzından dökülen cümleleri dün gibi anımsıyorum:
“Gülsem mi yoksa ağlasam mı bilmiyorum!
Çok teşekkür ediyorum kadirşinas Türk halkına!..’’
TRT yöneticisi (Radyo Dairesi Başkanı Altan Bey) zat da konuşmasını uzattıkça uzattı.
Bir de üstüne üstlük 2-3 kiloluk mikrofonu vermez mi Zeki Müren’e.
Sunucu Hülya Aydın’ın kolunda zor ayakta duruyordu sanatçı.
Yerine geçtiğinde Aydın’ın kulağına birşeyler söyledi, ayağa kalktı koluna girdi.
Bir kişinin daha öbür koluna girmesiyle stüdyoyu terketti.
***
Olağanüstü bir durum sözkonusuydu.
Anlamaya çalışıyorduk!
112 Ambulans gelmişti bu arada.
Ersoy ve Pekkan ağlayarak çıktılar...
Sorulara yanıt vermiyorlardı...
Tanıdığım bir TRT’ci bana yaklaşıp kulağıma
“Maaledef. Kaybettik Paşa’yı’’ dedi.
Meğer sahnedeyken kalp krizi geçiriyormuş!
Öğreniyoruz ki, o gün -ilk kez- ilaçlarını da içmemiş!
Ayrıca asistanına tv için -nedense- siyah parlak kumaşlı ve taşlı elbisesini hazırlamasını söylemiş !
Çok sevdiği sahnesinde kalbine yenilmişti işte ‘Sanat Güneşi’ …
Cemâl Süreya’nın, klasik Türk müziğine ilk arabeski de, valsi de, hafif müziği de getirdiğini yazdığı…
Müzikologların “devrimsel bir insan, yaşadığı dönemin her zaman 10 yıl ilerisindeydi.” diye tanımladığı…
Hep “alkışlarda hayat bulan’’, naifliği, güzel Türkçesi ile…
”Mesut bahtiyar” Zeki Müren, bu dünyaya sevdalar bırakarak ayrıldı aramızdan!
Bu fotoğrafları da o gün çekmiştim...