KÖPRÜLERE ŞİİRLER

Atilla KÖPRÜLÜOĞLU

KÖPRÜLERE ŞİİRLER

Ataol Behramoğlu, iyi şairdir,

iyi denemecidir,

iyi çevirmendir. Akademisyendir de!

O yalnız toplumcu bir anlayışla yalın içten bir dille yazdığı şiirleriyle değil, şiir üzerine yazdıklarıyla da bilinir.

Onun şiirleri yaşam serüvenini net anlatır.

Behramoğlu’na göre, “şiir organik bir şey olmalıdır. Kendi yaşamından fışkırmalıdır. Gerçek bir insan yüzü, gerçek bir doğa, gerçek bir toplum yansımalıdır anlattıklarından!”

****

Ülke sevdalısıdır, Anadolu tutkunudur Behramoğlu.

“Yurdu Teninde Duymak’’ta yurt hasretini de bakın nasıl anlatmıştır?; “1980’li yılların ikinci yarısında

12 Eylül zindanlarındaki mahpusluk deneyimi sonrasında,

Fransa merkezli fakat dünyanın dört bir bucağını kapsayan sürgünlüğümde,

en çok hayalimdi ülkemi şiirlerimi okuyarak dolaşmak.

Bugün bu hayalimin büyük ölçüde gerçekleşmiş olduğunu dönüyorum.”

****

Cumhuriyet'teki köşesinde

"Şiir Neyle Yazılır?" başlıklı yazısında da bakın ne yazmıştır Behramoğlu?; "Sözcük (kavram), mecaz (metafor), imge. Bunlara sözcüklerin dış yüzünü oluşturan ses (melodik) özelliklerini de ekleyelim. Böylece şiiri oluşturan temel unsurları sıralamış oluyoruz. Şiir bütün bu unsurların bütünüdür.

Sözcük (kavram) bilgisi ve tutarlılığı, ses örgüsü, metafor yapma ustalığı şiirin temel gereksinimleridir. Denebilir ki alfabesidir. Bunlarsız şiir olmaz.

Fakat sadece onlarla da olmaz. Asıl unsur imgedir."

****

Türk şiirini dünyaya, dünya şiirini Türkiye yetkinlikle iletebilen Ataol Behramoğlu, kalemini de gazete sayfalarında okunurluk  oranı yüksek olarak kullanmasını bilen basın emekçilerindendir.

Yaşam biçimi olarak önce şiiri seçen Behramoğlu, sevgiyi bayrak gibi dalgalandırır.

Ona göre,

''İnsanı, bütün öteki canlılardan ayıran, özgürlüğünü sağlayan en temel özelliği; düşünebilme ve buna bağlı olarak da üretme, yaratma yetileridir.''

Onda bu yeti,

tanrı vergisi yetenek olarak vardır.

Hem de şiire ilk soyunduğu günlerden beri! Ataol Behramoğlu yalnız sevda şairi değil kavga şairidir de!

Pir Sultan gibi, cellâtlarına acıyacak kadar;

''Cellât uyandı yatağında bir gece/ Tanrım dedi bu ne zor bilmece;/ Öldükçe çoğalıyor adamlar/ Ben tükenmekteyim öldürdükçe” 

Okan Yüksel  Ustam, “Gazeteci Şairler”

kitabında şöyle tanımlar evrensel şairimizi;

“ Ataol Behramoğlu , ülkemizin son çeyrek asırda dünyaya armağanıdır şiir atlasında.

Nâzım ülkesinin şair gibi şairidir o! Şiirleri milyonlara ulaşandır.” 

****

Ataol Hocam’la Foça’da beraberdik.

Şiir üzerine,

ülke ve dünya gündemi üzerine lezzetli bir sohbete katıldık.

Son kitabı “Köprülere Şiirler’’i de imzaladı Behramoğlu.

"Köprülere Şiirler’’i neden yazdığını da konuştuk.

İşte notlarım;

“Köprüler beni hep etkilemiştir.

Yıllar, on yıllar, yüz yıllar süresince nice yükler taşımış; nice kuşaklar, nice devirler gelip geçmiş, nice yıkımlara nice zaferlere, nice acılara nice şölenlere tanık olmuş, fakat sabırlı, bilgece suskunluklarını hep koruya gelmişlerdir.

Sait Faik’in ‘Köprü’ şiirinin ilk dizeleri ilk okuyuşumdan bu yana ezberimdedir:

İnsanlar köprüden geçmediği zaman acaba köprü düşünür mü? 

1970 başlarının Londra’sında Thames kıyılarında hüzünle dolaşan genç şairin

aklından gerçekten de Dylan Thomas’tan şiirler geçiyordu.

14 yıl sonra 1984 başlarında ise, katılmadığım karar celsesinde sekiz yıl ağır hapis cezasına mahkûm edilen bir 'düşünce suçlusu' olarak kendime ait olmayan bir pasaportla yurt dışına çıkabilmiş olmanın ilk saatlerinde trenle Drama Köprüsünden geçerken,

o köprüden söz eden şiirimi yazıyordum…

(…)

Kitapta bizden ve dünyadan toplam 22 köprü şiiri yer alıyor.

Yarısını görmüşlüğüm, üzerlerinden geçmişliğim var.”

Ahlar, Belkıs, Cendere, Çifteköprü, Dicle, Gereksiz, Kars Çayı, Neva, Palu, Taş Köprü, Timisvat, Malabadi, Mostar, Thames Asma Köprü, Hıdırlık, Edirne, Devrimci Gençlik, Şeytan, Şahruh, Kesik,  Drama ve Vardaha(Alman) şairin şiirler yazdığı köprüler...