Eylül'ü
Hüzne
Boğan
Şair;
BEDROS
Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım...
(Bedri Rahmi Eyüboğlu)
Bedri Rahmi Eyüboğlu ve "Dünya Şairimiz" Nâzım Hikmet'in sıkı dostluğu vardı.
Ressam Şair "Bedros"(Dostları öyle hitap ederdi)
"Zindanı Taştan Oyarlar" şiirini 69 yıl önce Nâzım Hikmet hapisteyken yazmıştır.
Bedri Rahmi’nin ‘’Reis’’ diye seslendiği Nâzım’ın Bursa Cezaevi'ndeki günlerinde(Koğuş arkadaşı da Orhan Kemâl'dir) aleyhindeki "kara propaganda" devam ediyordu.
O zamanlarda da olduğu gibi ‘’Yandaş Gazeteler ‘’ her gün başka bir iftirayla çıkıyordu.
Can dostuna yapılan bu haksızlık ve yaşadıkları çok dokunuyordu Bedri Rahmi'ye.
Bir gece yarısı oturur kaleme alır "Zindanı Taştan Oyarlar"ı...
1969'da yayınlanan "Karadut" kitabında da yer verir...
(Üstad kitabı 30 Nisan 1971'de bir akşam üzeri Kordon'da Erol'un Yeri'nde, kendi resmini çizerek imzalar "Ege Profesörü"
Şadan Gökovalı'ya.
Masada; "Halikarnas Balıkçısı" Cevat Şakir Kabaağaçlı,
Azra Erhat da vardır. )
****
11. Bölüm Şiiri Zülfü Livaneli (bazı bölümlerini) besteler:
Bestenin adı;
"Yiğidim Aslanım Burada Yatıyor"dur...
Besteyi ilk olarak; Uğur Mumcu'ya dinletir Livaneli..
Mumcu'nun cenazesi de bu türküyle kaldırılır.
Tarık Akan'ın gibi!..
(Livaneli, bunu;
31 Mayıs 2015 günü "Şeffaf Oda" Programı'nda Güneri Cıvaoğlu'na açıklamıştır.)
***
Bir başka anekdot;
Bedri Rahmi ve Nâzım,
1961 yılında Paris'te bir araya gelir.
Bedri Rahmi'nın makaralı teybine 57 şiirini okur Nâzım Hikmet...
56.'sına geldiğinde kısa bir ara verir ve sonra "Bir Garip Yolculuk"la devam eder
(Bu şiir, "Saman Sarısı" olarak bilinir)
"Büyük İnsanlık''ta 57 şiiri vardır Nâzım'ın..
***
Bedri Rahmi, ülkeye dönerken "yasaklı şair" Nâzım Hikmet’in kayıtlarına el konulmaması için önlemler alır.
Kayıtları, oğlu Mehmet ve gelini Hughette Eyüboğlu’na bırakmıştır.
Hughette Eyüboğlu, Paris’teki kayıtların üzerinden elli yıl geçtikten sonra saklanan şiirleri “gün ışığına" çıkarır...
***
Öğretmeni İbrahim Çallı, onun için: "Bedri Rahmi resmi yabancı değil, yerli zevkin ürünüdür" derdi.
45 yıl önce
-tam da bugün- yitirdiğimiz Bedros Usta'yı çok popüler "Karadut"la anmadan önce şiirin öyküsünden de söz edelim;
Bir toplantıda,
Bedri Rahmi’den bir şiirini okunması istenir.
Ayakta "Karadut'’u okumaya başlar. Okurken de gözyaşlarına boğulur.
Bedros şiiri eşi Eren Hanım'a değil üniversitede asistanken büyük aşk yaşadığı öğrencisi Mari Gerekmezyan için yazmıştır.
Dillere destan ilişki sırasında Mari, o günlerin "ince hastalık"ı vereme yakalanır.
Savaş sonrası Türkiye büyük sıkıntı yaşamaktadır.
Tedavi çok pahalıdır.
Bedri Rahmi tablolarını, Mari de heykellerini satar yokluktan.
Ve 1946'da Mari'yi kaybeder Bedros.
Kahrolur, acısını dizelere döker...
Karadutum,
çatal karam,
çingenem
Nar tanem,
nur tanem,
bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın, ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum,
Gökte ararken yerde bulduğum,
Karadutum, çatal karam, çingenem,
Daha nem olacaktın bir tanem?
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın..
Sigara paketlerine resmini çizdiğim,
Körpe fidanlara adını yazdığım,
Karam, karam,
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt, buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekun azade
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan,
Kibrit çöpü gibi kırılan,
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan,
Artık otlar, göstermelik atlar gibi bedava yaşayan,
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum.
Netmiş, neylemiş, nolmuşum,
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül,
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun...