Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte yeme-içme alışkanlıkları da rutinin dışına çıkıyor. Özellikle sıvı kaybı ile artan su ihtiyacının giderilmesi, sağlık açısından son derece önem arz ediyor. Yaz aylarında doğru beslenme yöntemleri ile ilgili bilgi veren Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Araştırma Görevlisi Ceren Akanalçı, yetişkinlerin yaz aylarında günde 2.5-3 litre su içmeleri gerektiğini söyledi.
Sıcaklığın artmasıyla birlikte sıvı kaybının yaşandığını belirten Arş. Gör. Akanalçı, “ Yaz aylarında, sıcaklık ve nem artışı etkisini gösterirken, terleme ile birlikte su ve mineral kaybı da artıyor. Bunun sonucunda bulantı, baş dönmesi, bayılma hissi gibi sağlık problemleri görülebiliyor. Tansiyon, şeker, kalp-damar hastalıkları gibi kronik hastalığı bulunanlar, yalnız yaşayan 65 yaş üzerindeki yaşlılar, çok küçük çocuklar, hamileler, açık havada çalışan kişiler sıcaklık ve nem artışlarından en çok etkilenen grup olarak karşımıza çıkıyor. Yaşamın her döneminde olduğu gibi yaz döneminde de sağlıklı beslenme büyük önem taşıyor” dedi.
“Su içmeyi ihmal etmeyin”
Akanalçı, “Yaz aylarında terleme ile birlikte artan su kaybı, gün içerisinde tüketilmesi gereken su miktarını da artırıyor. Yetişkin bir bireyden günlük 2-2.5 litre (8-10 su bardağı) su tüketimi istenirken, yaz aylarında bu miktar 3 litreye kadar çıkabiliyor. Fiziksel aktivitenin artması ya da açık havada çalışma gibi durumlarda da günlük su ihtiyacının daha da artacağı unutulmamalı. Diğer içecekler su yerine geçmez. Çay, kahve diüretiktir ve vücuttan suyun atılmasına neden olur. Gazoz, kola gibi gazlı içecekler diş ve kemik sağlığını olumsuz etkiler. Şekerli gazlı içecekler ve meşrubatlar fazla miktarda tüketilirse ağırlık artışına sebep olabilir. Ayran, maden suyu, ev yapımı soğuk çay ya da ev yapımı az şekerli limonata sıcak havalarda serinlemek için tercih edilebilir” dedi.
“Öğün atlamamaya özen gösterin”
Öğün atlamadan beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Akanalçı, “Gün içerisinde 3 ana 3 ara öğün yapmaya özen gösterilmeli. Porsiyon miktarlarına dikkat etmek ve yeterli ve dengeli bir tabak oluşturmak önemlidir. Ana öğünlerde tabakta her besin grubundan besin bulunmasına özen göstermek gerekir. Besinler içerdikleri besin ögelerine göre dört grupta toplanmaktadır. Süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, sebze ve meyveler, ekmek ve tahıllar. Ara öğünlerde de sağlıklı atıştırmalıklar tercih edilmeli. Küçük peynirli bir sandviç ve ayran, meyve ve süt bu ara öğünlere örnek olarak verilebilir. Sebze ve meyveler vitamin, mineral ve antioksidan bileşikler bakımından zengindir. Özellikle Covid-19 ile mücadele ettiğimiz şu günlerde vücut direncinin artırılmasında bu gruptaki besinlerin büyük önemi var. Vitamin, mineral kaybı olmaması için sebze ve meyvelerin mümkün olduğunca çiğ tüketilmesi, kabuklu olanların ise ince soyulması istenir. Ayrıca sebze ve meyvelerde bulunan posa; tokluk hissinin oluşması, bağırsakların düzenli bir şekilde çalışması, kan yağlarının ve kan şekerinin düzenlenmesi gibi önemli roller üstleniyor. Meyve suları posa açısından yetersizdir ve enerji içerikleri yüksektir. Bu nedenle meyve suyu tüketmek yerine meyvenin kendisini yemek daha iyi bir tercih olacaktır. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi gerekir” diye konuştu.
“Dışarıda yiyecek tüketimine dikkat edilmeli”
Doğru pişirme yöntemlerinin kullanılması gerektiğini belirten Akanalçı, “Besinleri kızartmak veya kavurmak yerine, fırında, haşlama, ızgara, buharda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri tercih edilmeli. Hava sıcaklıklarının yüksek olması, mikroorganizmaların yiyeceklerde daha kolay üremesine sebep olmakta, dolayısıyla da yaz aylarında gıda zehirlenmelerinin görülme sıklığı artmaktadır. Bu nedenle dışarıda yiyecek tüketimi konusunda dikkatli olunmalı. Özellikle çabuk bozulan potansiyel riskli et, tavuk, balık, yumurta, yoğurt, ayran, mayonez gibi besinler açıkta bekletilmemeli ve besin hazırlama ve pişirme aşamalarında hijyen kurallarına uyulmalı” dedi.