Tüm Dünyayı etkisine alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının önlenmesi amacıyla aşı çalışmaları hızla sürüyor. Bu kapsamda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK-MAM desteği ile Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi (ARGEFAR), İzmir’de yürütülen aşı geliştirme çalışmalarına öncülük ediyor. 13 yerli ve milli aşı çalışmasından biri olan ve Ege Üniversitesinin liderliğinde yürütülen çalışma, London School of Hygiene & Tropical Medicine COVID-19 aşı geliştiricileri listesinde de yer aldı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Moleküler Parazitoloji Tanı Laboratuvarı ve Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya ve ARGEFAR Müdürü Prof. Dr. Ercüment Karasulu çalışmaların gidişatı ve son durumla ilgili bir bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan Rektör Budak, “Kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz” dedi.
“EÜ’de dört DNA aşısı prototipi üzerinde çalışmalar devam ediyor”
DNA aşısı geliştirilmesi için yapılan çalışmalarda önemli yol kat edildiğini belirten Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Bizler, göreve geldiğimiz ilk andan itibaren araştırma üniversitesi hedefimize ulaşmak için yüksek motivasyonla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Üniversitemizde yarattığımız bilim iklimi sayesinde ülkemizin öncelikli alanlarında Ar-Ge faaliyetlerini sürdürüyor; ürettiğimiz bilgiyi, ürüne dönüştürerek toplumun faydasına sunmaya öncelik veriyoruz. Ege Üniversitesi olarak sürdürdüğümüz Ar-Ge faaliyetlerinin meyvelerini aldık ve 2018-2019 döneminde TÜBİTAK’a en çok proje üreten birinci üniversite olduk. Bizler, bu başarının haklı gururunu yaşıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 salgınını henüz pandemi ilan etmemişken Ege Üniversitesi olarak salgınla mücadelede stratejilerimizi belirleyerek eylem planlarımızı oluşturduk. Salgınla mücadelede köklü çözüm üretmek için Multidisipliner Aşı Araştırma ve Geliştirme Çalışma Grubu çatısı altında çalışmalarımıza başladık. TÜBİTAK-MAM önderliğinde oluşturulan COVID-19 Türkiye Platformu tarafından desteklenen ‘COVİD-19’a karşı DNA aşısı geliştirme’ projemizde Üniversitemizin farklı fakülte ve meslek yüksekokulundan toplam 18 akademisyenimiz, üstün bir gayretle çalışıyor. Multidisipliner alanlardan farklı paydaşlarla yürüttüğümüz proje ekibimizde; İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Merkez Laboratuvarı ve Bornova Veteriner Kontrol Enstitüsü Müdürlüğün ve özel sektörden (Nobel İlaç San. Tic. A.Ş. ve Florabio Teknoloji Sanayi Tic. AŞ) araştırmacılar da bulunmaktadır” diye konuştu.
“Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapacağız”
Prof. Dr. Budak, “Üniversitemiz çatısı altında yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde bugün, COVİD-19’a karşı geliştirdiğimiz dört farklı DNA aşısı prototipinin laboratuvar ölçekli üretimini bitirdik ve kısa süre önce ilk aşı prototipimizi hayvanlara uyguladık. Aşı prototiplerinin ardışık olarak hayvan modellerine uygulanması iki ay kadar daha sürecek. Bu aşama sonrası dört DNA aşısı prototipi içinden hayvanlarda en kuvvetli bağışık yanıt uyaran aşılarımızın, hayvan modelleri üzerinde toksisite etkilerini test etmeyi amaçlıyoruz. Bu aşamanın ardından Faz 1 klinik çalışma için yasal otoriteye başvuru yapabileceğiz. Ar-Ge kültürünü yapısında barındıran bir üniversite olarak ülkemizi ve dünyayı etkileyen stratejik projelerde liderliğimizi artırarak devam ettirmeyi planlıyoruz. Aşı geliştirme çalışmalarımızı daha disiplinli ve koordinasyonlu bir biçimde sürdürmek için yakın gelecekte Üniversitemiz çatısı altında Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi kuracağımızın müjdesini şimdiden vermek istiyorum. Bizler, Ege Üniversitesinin COVID-19 yanında diğer enfeksiyöz ajanlara karşı verilen mücadelede geldiği noktadan dolayı büyük bir heyecan ve onur duyuyoruz. Bugün burada olarak heyecanımıza ortak olmanızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.
Devletin, yerli ve milli aşı konusuna hassasiyetle yaklaştığını belirten Rektör Budak, İzmir’de bir aşı merkezi ve TÜBİTAK merkezinin kurulması gerekliliğini dile getirdi.
“DNA aşıları uzun süreli bağışıklık sağlıyor”
Aşının geliştirme sürecinden ve DNA aşısının avantajlarından bahseden Aşı Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı Yöneticisi Doç. Dr. Mert Döşkaya, “Aşı araştırma ve geliştirme süreci bütün dünyada standarttır. Biz, şu anda aşının bağışık yanıtı uyarma özelliğini test ediyoruz. Bu sürecin iki ay kadar sürmesi bekleniyor. Bu sürecin ardından 1 ay süreyle toksisite çalışması olacak. Daha sonra bir dosya hazırlanıp Sağlık Bakanlığına başvuru yapılacak. Başvuru sürecinin de en iyi ihtimalle üç ay süreceğini düşünüyoruz. Bu süreç farklı sebeplerden dolayı bir miktar uzayabilir. DNA aşılarının tüm dünyada öne çıkan en önemli özelliği toksik etkilerinin olmaması. Bu, 500’ün üzerinde klinik çalışmayla denenmiş bir yaklaşım. Kolay üretilebilirliği, raf ömrünün uzun olması, hava sıcaklığına dayanaklı ve ucuza mal olması; DNA aşılarının en büyük avantajları. İnaktif bir virüs aşısıyla karşılaştırıldığında enfeksiyon riski yok. Bağışıklık yanıtı kuvvetli ve uzun süreli bir bağışıklık üretiyor” diye konuştu.