"Cumhuriyet Divası"
103 Yaşında...
"BİR İNCE
MÜZEYYEN ABLA"
"Kekeme olmasam belki Müzeyyen olamazdım''
Bugün Müzeyyen Senar’ın 103. yaşını kutluyoruz;
Hemen çok beğendiğim bir portre yazısından (Murat Meriç'in) alıntıyla başlayayım;
"Daha nice yüzyıllarda sesi kuşaktan kuşağa aktarılacak; şarkıları çilingirlerden çıkacak, odalara dolacak. Türkiye’nin gördüğü en büyük seslerden biri ve asla bir benzeri gelmeyecek. Onunla aynı zaman diliminde yaşamış olmak, şansımız.
İlerleyen yıllarda efsane gibi anlatılacak hikâyelere bizzat tanık olduk.
İzninizle şu cümleyi kurayım ve huzurdan ayrılayım:
Tanık olduğumuz, bir masaldı.
Her kula nasip olmayacak güzellikte bir masal. Kıymetini biliyorsak, bundan!"
****
Müzeyyen Senar...
O, "Cumhuriyetin Divası' olarak kabul edilir, tartışmasız!
Türk Sanat Müziği'nin efsanelerinden biridir.
Söylediği şarkılara yeniden hayat vererek müziğe yeni bir soluk getirendir.
"Bestecileri şarkıları yaparken ne hissediyorsa ben de söylerken aynı duygular içine giriyorum” diyendir.
Hayatı boyunca yaklaşık 500 plak ve albüme imza atandır Senar.
Repertuarında 10 bin şarkı vardır.
"Sanat Güneşi" Zeki Müren, hakkında;
“o benim taptığım kadındı, bir ekoldü, o olmasaydı Zeki Müren de olmazdı” diyerek, hayranlığını belirtmiştir.
Eşsiz kariyere sahiptir.
O kariyeri de çocukluk yıllarında "kekeme" olmasıyla elde etmişti.
"Kekeme Bülbül" olarak da ünlenmiştir.
Sevecenliği, içtenliği, sahne hakimiyetiyle hayranlarının kalbinde taht kurmuştur.
****
Müzeyyen Senar, Atatürk'ün huzurunda şarkı söyleyen ender sanatçılardan biridir.
Yıl, 1936...
Saz üstadı Nubar Tekyay, Müzeyyen Senar'ın Kazancı Yokuşu'ndaki evinin kapısını çaldı; "Haydi kızım hazırlan, Mustafa Kemal Paşa seni dinlemek istiyormuş, Dolmabahçe Sarayı'na gidiyoruz."
Yüzü kül rengine dönen, olduğu yere çöken Müzeyyen Senar, "O büyük adam beni çağırıyor, ona şarkı söyleyeceğim. Onu gördüğüm andan itibaren sesim çıkmaz, rezil olurum diye düşünürken Nubar Tekyay'ın "Hemen hazırlan, kocan da seninle gelecek. Aşağıda Paşa'nın gönderdiği araba bekliyor" cümlesiyle kendine gelip hazırlanmaya başladı.
"Saraya vardığımızda bir yaver bizi aldı ve büyük salona götürdü. Tam karşısına geldiğimde yaver, 'Müzeyyen Senar Hanım huzurlarınızda' dedi. 'Beyefendi de kocası' diye ekledi. Atatürk, 'Öyle mi? Pek güzel. Gel bakalım hanım kızım. Otur şöyle yanıma' dedi. Sağ tarafına bir sandalye çektiler. Çekine çekine sandalyenin ucuna iliştim(...) Ver bakalım şu koltuğunun altındaki defteri. Herhalde şarkı defteridir değil mi?' diye sordu. Defteri kendilerine uzattım. Bu konuşmaları masada bize yakın olanlar aynen duyuyorlardı. Salih Bozok ile Kılıç Ali benim yanı başımdaydılar. Sonra bana döndü, imtihanların en büyüğü hem de. Tatyos Efendi'nin hicazkâr şarkısını seçmişti. 'Mâni oluyor halimi tâkrire hicâbım / Üzme yetişir üzme firâkınla harabım'ı istedi. Bitince Atatürk, herkesin duyabileceği bir sesle 'Bu ne güzel ses. Hadi bakalım durma, devam bakalım' dedi"
***"
1937...
Çalınan kapıyı açtığında Müzeyyen Senar, karşısında bu kez Selahattin Pınar'ı buldu; "Hazırlan, yarın Bursa'ya gidiyoruz. Çelik Palas'ta bekliyorlar."
Çelik Palas'a vardıklarında yaver, "Müzeyyen Hanım siz yine paşamızın yanında oturacaksınız" dedi.
Yanına oturdu;
- Nasılsın kızım?
- Teşekkür ederim efendim.
- Bu akşam hangi makamla başlamak istersiniz?
- Gelirken bir program hazırlamıştık, oradan başlamak isteriz.
- Hadi bakalım.
Daha sonra Bursa'da düzenlenen baloda da Atatürk ile 'Ayşe' tangosuyla açılış yapan Müzeyyen Senar, başka bir gün Mudanya'da demirli Ege Vapuru'nda Atatürk'ün zeybek oynamasına da tanıklık etti.
1938..
Atatürk'ten aldığı davetle Savarona'ya giden Müzeyyen Senar, o günü şöyle anlatmıştı; "Dikkatle baktığımda, yaklaşık 7 - 8 ay önce gördüğüm Atatürk'ten çok farklıydı. Süzülmüş ve yüzü incelmişti. Sanki saçları da seyrelmişti. Masaya oturmamızı işaret etti. Yine çok heyecanlanmıştım. Sofrada içki yoktu ve sigara da içmediğini fark ettim. Saat 15'te doktorunun tavsiyesiyle istirahata çekilmek mecburiyetindeydi. Ayağa kalkınca bekledik. ‘Teşekkür ederim çocuklar' dedi. Bu bir veda idi. Hepimiz üzüntü içindeydik. Bu benim Atatürk'ü son görüşüm oldu."
(Raci Dikici-Müzeyyen Senar Efsanesi)
****
Büyük Efes Oteli’nde 32 yıl önce bir düğünün “Onur Konuğu”ydu Müzeyyen Senar…
O gece, “Şarkılar Seni Söyler”i de “Dalgalandım da Duruldum”, “Ferayedir Kızımın Adı”, “Benzemez Kimse Sana”yı da söyledi…
"Ormancı"yı da!..
Bir ara masadan aldığı rakı kadehini, “Çok susadım”deyip dikti ve davetlilere sordu:
“Var mı benimle Zeybek oynayacak Efe?”
Sahneye; “Kalbi de dev adam” Büyük Altınordulu Abim İsmet Hancıoğlu çıktı.
Sazlar “İzmir’in Kavakları”nı çaldı, birlikte oynadılar.
Ardından da “Harmandalı"...
****
O muhteşem geceyi hiç unutmadım.
Ne zaman Müzeyyen Senar dinlesem, ismini duysam oynadığı Zeybek, muhteşem şarkıları gelir usuma.
Bir de, “Adamı Adam Eden” anacığım; “Çakır !..”
Çünkü; onun da ismi MÜZEYYEN’di!..
****
Hep "şarkılar onu söyledi", "o kimseye benzemezdi"...
Kendi ifadesiyle, “Yaşamı 10 bin kadının hayatına denk”ti…
Sesine yansırdı onca yaşanmışlık.
Hiç gelinlik giymeden üç evlilik yaptı.
Herkes onu sevdi, o sadece bir kişiyi -son eşini- sevdi.
Bunu da yüreklice söyledi:
“Suudi Arabistan Sefiri Tevfik Hamza!’’
***
Yazının finali,
"Yine mi çiçek"le olsun;
"Kur masayı Madam Despina / Kirli beyaz muşamba örtüleri ser / Çek sediri asmanın altına / Yanında bir ince Müzeyyen Abla…”
#MüzeyyenSenar
#16Temmuz1918
#CumhuriyetinDivası