ÇORLU'DA
RAYLAR ALTINDA
KALAN ADALET...
Tam üç yıl önceydi.
Edirne- Uzunköprü’den İstanbul Halkalı’ya doğru hareket eden tren, Çorlu'da yağış nedeniyle rayların altındaki toprak menfezin kayması sonucu raydan çıktı, devrilen 5 vagonunda 7’si çocuk 25 kişi hayatını kaybetti, 340 kişi de yaralandı.
Kaza değil katliamdı resmen.
****
Dava açıldı.
Aileler adliye önünde nöbet tuttular.
Yetinmediler, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurdular.
İhmallerin kaynağındaki sorumlular aklandı.
İlginçtir; adaleti arayan yüreği yanık aileler, süreci takip eden gazeteciler yargılandı.
Muhalefetin verdiği kazanın araştırılması önergesi ise, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Özetle;
hukuk reformu yapılacağından söz edilen İleri Demokrasili Yeni Türkiye'de
25 canımızın adaleti, 1096 gündür rayların altında kalmıştı..
****
"Yüksek bir bilinçle" haklarına, davalarına sahip çıkan aileler kadar,
Sevgili Dostum Değerli Meslektaşımız Mustafa Hoş ilk günden beri davayı yakından takip edendi.
Yazdığı "Ölüm Treni: Çorlu Tren Faciasının Gizlenen Gerçekleri" kitabıyla da tarihe not düşendi Hoş.
Tren faciasının üstünün kapatılmaya çalışıldığını belirtiyordu sürekli Mustafa Hoş;
“Bu üç yıllık sürece baktığımızda koca bir devletin bir kurumu devletin etkili, yetkili köşelerinde bulunan insanların işi gücü bırakıp sadece bu Çorlu Tren Faciasının ve oradaki cinayetin üstünü örtmek için uğraşıyor olmaları bu ülke açısından çok hazin. Yani bilgilerine, belgelerine baktığında Çorlu’da bir cinayet işlenmiştir ve bu cinayetin bütün açıklığı ile netleştiği de devletin resmi raporlarında da var. En son hazırlanan bilirkişi raporu özet olarak Çorlu’da bir cinayet işlendiğini resmen tescil etmişti.”
Başka davalarda anlık kararlar verildiğini belirten Hoş, Halkweb'ten Hüreyra Oflaz'a verdiği röportajda da “Çorlu’da şuana kadar iki tane mahkumiyet oldu. Birisi ben. Savcı Galip Yılmaz Özkurşun’un şikayeti üzerine tazminat davası açılmıştı. O davada 40.000 TL ve toplam geçen süre içerisinde 2 yıllık faiziyle benden alınmasına karar verildi. Bir de oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz için karar verildi. O da tazminata çarptırıldı. Mahkeme heyetine hakaret ettiği gerekçesiyle. Yani bu ülkede şöyle bir durum var. Vicdanını o kadar kolay kaybediyor ki, o kadar kolay yayılmaya başladı ki sanki bir çocuğunu kaybetmiş anneyi mahkemede tazminata mahkum etme gaddarlığının başlı başına çok büyük bir olay olması lazım” ifadelerine yer verdi.
****
Yetkililer, "elim kaza" dediler.
İnsan hayatı hiçe sayıldı Çorlu'da.
Oysa masum insanların ucuz bir şekilde hayatlarını kaybettiği bir katliamdı Çorlu'da yaşanan.
Kan donduran, öfkelendiren, gözyaşı döktüren ama mutlaka bilinmesi gereken bir süreçti.
Hak arayan, adaletin peşinde koşan insanların "sanık" yapılıp "suçlu" sayıldığı süreç hem de!
Protesto gösterileri sırasında bir polis amirinin "Süpürün bunları" talimatı da hafızalardan silinmedi.
(Katliamda hayatını kaybeden ve o günden beri adalet arayışını sürdüren 9 yaşındaki Oğuz Arda Sel'in annesi Mısra Sel, o gün şu paylaşımı yapmıştı: 'Beni istediğin kadar tutup fırlat!
İstersen bu hayattan kopart!
Ölümden mi korkacağım?
Son nefesime kadar haykıracağım #oğuzarda diye! Hak, Hukuk, Adalet diye!
Bu yapılanlar utancıdır Türkiye’nin!)
****
Bugün 8 Temmuz.
25 canın hayattan koparıldığı gün.
Yüreğimizdeki yangın devam ediyor.
Yine Mustafa Hoş'un tespitini alıntılayıp yazıyı bağlayalım;
"Çorlu’yu diğerlerinden ayıran şu:
Hayatında karakol görmemiş, adliye görmemiş insanları sokaklarda adalet aramak zorunda bırakıyorlar ve bu arayışta da korkunç bir gaddarlık sergiliyorlar.
Çorlu aymazlığın, insansızlığın, insana yabancılaşmanın en üst noktası…
O raydaki çimentonun, balastın, herhangi bir şeyin insandan daha değerli olması!.."
Vah ülkem vah...