Çağdaş Türk Şiirinin Öncü Şairi ; ÖZDEMİR ASAF

Atilla KÖPRÜLÜOĞLU

Çağdaş Türk Şiirinin

Öncü Şairi ;

ÖZDEMİR ASAF

Şiiri şöyle tarif 

eder o;

"Şiir ilkin bir ana sesleniştir.

Kelimelerle uzanıştır.

O anın içinde, o anla birlikte zamana katılır.

Ya kaybolur, ya kalır..."

"Yuvarlağın Köşeleri" isimli deyişler kitabında da bir başka şiir tanımı şöyledir;

"Kaptanlar limanlara, askerler siperlere sığınırlar gerekince. Aydınlar şiire...”

****

Onu da, 

"Dilimizin dönmediği hislerimizin tercümanı"...

"Zarif ve duygu dolu şiirlerin şairi" olarak tarif eder şiirseverler.

Özdemir Asaf'a göre 

"Her insanın bir öyküsü vardır, ama her insanın bir şiiri yoktur.."

"Sözcüklerle yüreklere dokunan adam" da derler Asaf'a...

”Baharda kışı, kışın da baharı özler insan.

 Ne uzaksa onu özler.

 Kavuşmak şart mı?

 Boşver!

 Bazı şeyler yokken güzel. ”dizelerinde olduğu gibi. 

****

Bazen sorar Özdemir Asaf;

"Gelmeyecek bir gideni,

Olmayacak bir nedeni

Beklediniz mi?"

Ya da;

"Çokça yağmur yağsa, temizlenir mi şu kirli dünya?” 

Günümüze de çok uyan;

"İnsansız adalet olmaz

Adaletsiz insan olur mu?

Olur, olmaz olur mu?

Ama olmaz olsun!.."

Bütün kırılganlığıyla yazdığı;

 "Bunca vefasızlıktan sonra, bazılarının ederi kalmadı artık gönlümde; kaç'a deseler, hiç'e sayarım..."

****

Dedik ya dize ustasıdır...

Örneğin;

"Bütün renkler hızla kirleniyordu.

Birinciliği beyaza verdiler... "

Örneğin;

"Ne cenneti merak ediyorum, ne de cehennemi.

Çünkü ben annemi gülerken de gördüm, ağlarken de…"

Çokça sevdiğim;

"Kendi bahçesinde ağaç olmayan biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor..."

Bir başkası;

“İnsanlar, insanların içinde, insana hasret yaşarlar..."

Şaire göre sevmek;

"Bazen dayanmaktır Sevmek;

Hayat nereden vurursa vursun ayakta durabilmek...

Bazen yaşamaktır Sevmek."

****

"Atatürk" şiiri de yazmıştır...

"Seni okudum

Anlatılanları dinledim

Bir yönden gelmiştin

Oyunlarımızın içinden geçtin

Bir yöne doğru

Derslerimizin içinden

Biz anladıkça yürüdün

Az gözüktü yaşadığın yıllar az

Koca bir Türkiye için”.

****

Hürriyet gazetesinin eki 8. Gün’de (8 Şubat 1981) çıkan bir yazıda, “1950’lerde moda olan edebiyat matinelerinin renkli kişilerinden biri” olan Asaf’ın “yaşayarak okuduğu şiirleri ve kendine özgü telaffuzuyla okuyuşu”nun şiiri ve kendisini sevdirdiği anlatılır. 

Edebiyat Eleştirmeni Memet Fuat da “Aydınlar Sözlüğü”nde, “sağlığında edebiyat matinelerinin yıldızıydı” dediği Özdemir Asaf için, şunları yazar:

“Binlerce gencin toplandığı salonlarda cana yakın kişiliği, şirin selamlarıyla herkesi kendine bağlardı ama yapıtları bugünkü gibi satmazdı o günlerde. Kendi küçük basımevinde, pedallı makinelerde özenle bastırdığı kitaplarının satışı, öbür şairlerin kitaplarından fazla değildi.”

Salonlarda edebiyat üzerine binlerce gencin katıldığı coşkulu gündüz söyleşileri düzenlendiğine tanık olduğumuz yazıda, Özdemir Asaf’ın bu matinelerde şiir okuyuşu şöyle betimleniyor:

“Kendine özgü peltek konuşmasıyla şiirlerini söyler, alkışa boğulur, iki elini birden kafasının iki yanına götürerek çift yanlı asker selâmını verir, koca bıyıklarıyla gülümser, gösterisini genel istek üzerine ‘Lavinia’ adlı şiiriyle noktalardı.”

Memet Fuat, gördüğü ilgiye karşın, Asaf’ın “yazın çevrelerinde değeri anlaşılmamış bir şair olduğunu, ama okurlar açısından değerinin anlaşıldığını kaydediyor. "Edebiyatın Cumhurbaşkanı" Doğan Hızlan da aynı konuda, “Şiir işçiliğini hep sakladı, kolay bir iş yaparmış gibi davrandı. Tekdüze mutlulukların, uydurma tedirginliklerin şairi olmadı” der. 

8. Gün dergisindeki yazıda da Özdemir Asaf’a göre şiirin her şey, “yaşamın ta kendisi” olduğu belirtiliyor: “Anlatılmış ve anlatılacak her şey şiirde olmalıydı. Onun için şiir, dünyaya karşı hem bir savunma hem de bir meydan okuyuştu.”

****

Özelliğidir "R"leri söyleyememesi...

İşte anekdotu...

Bir gün de matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek için bindiği taksinin şoförü sorar:

“Neğeye biğadeğ?” 

Meğer şoför de Özdemir Asaf gibi R’leri okuyamazmış, Asaf utancından “Kağaköy” diyemez, “Eminönü” der. İner. Oradan Karaköy’e kadar yürür."

****

Bir anıyı daha paylaşalım...

Özdemir Asaf, 

Sait Faik'in fenalaştığı gün hastaneden önce onun evine gitmiş. 

Kan kusarken etraf dağılmış. 

Asaf evi toplamış.

Sonra hastaneye gitmiş. 

Faik'in annesi de oradadır.

Faik çaktırmadan "Evi topladın mı?" demiş Asaf'a. 

Çünkü annesinden çok korkarmış.

O gün aramızdan ayrılmış Sait Faik.

****

41 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı Özdemir Asaf.

Anısına, şiirimize kattığı renklere saygıyla.

Yazıyı, onun kadar ünlü 

"Lavinia" şiiriyle bitirelim;

"Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.

Günün en güzel saatleri bunlar.

Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.

Gene de sen bilirsin.

Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,

İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,

Ama gitme, Lavinia.

Adını gizleyeceğim

Sen de bilme, Lavinia.

(1957)