Bir Cumhuriyet değeri;
AZRA ERHAT
"Ben öldükten sonra en güzel yazıyı senin yazacağını duyuyorum da ölesim geliyor yahu (Balıkçı)
Azra Erhat...
Akademisyen, filoloji uzmanı, felsefeci, yazar, çevirmen, Eski Yunan ve Roma dilleri uzmanıdır. Arkeoloji çalışmalarının önde gelen isimlerinden, gerçek bir Anadolu bilimcisidir.
Bu kültür insanı aydın kadın; Türkiye'nin ilk kapsamlı "Mitoloji Sözlüğü'’nün yazarıdır da...
"Balıkçı" isim babasıysa Azra Erhat
“Mavi Yolculuk” teriminin de isim annesidir.
Çok haksızlığa uğramıştır, hapis de yatmıştır muhalif olduğu için...
***
"Halikarnas Balıkçısı", Anadolu’yu kültürlerin uygarlıkların çekirdeği olarak kabul eder, Yunan uygarlığının, Anadolu uygarlığının öncüsü değil izleyicisi olduğunu savunur.
Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Cengiz Bektaş gibi birçok aydın bu düşünceyi desteklemiştir.
Homeros’un "İlyada ve Odysseia’'sı olmak üzere birçok eseri dilimize kazandıran Azra Erhat, kaleme aldığı "Mitoloji Sözlüğü’'nün ön sözünde (1972)
"Mavi Anadoluculuk" fikrini ve "Halikarnas Balıkçısı’'nı şu şekilde anlatır;
"Mitoloji deyince akla Yunan-Roma mitolojisi diye bir kavram gelir.
Bu anlayış da hatalıdır. Aslında bir Akdeniz çevresi efsaneler topluluğu vardı.Yunanistan ve Roma’ya mal etmemiz, bu efsanelerin Yunanistan ve Roma uyruklu yazarların kalemiyle Yunanca ve Latince olarak yazılmış olmasından ileri gelir. Oysa bu efsanelerin çıkış yeri ne Yunanistan’dır, ne de İtalya. Anadolu’dur, Girit’tir, Mezopotamya’dır!.."
***
"Halikarnas Balıkçısı" Cevat Şakir ve Azra Erhat iki devdir, birbirine de aşıktır.
Azra Erhat ile Balıkçı 20 yıl mektuplaşmıştır.
Erhat, Balıkçı 'nin vasiyeti uzerine
mektuplardan derlediği "Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı" adlı kitabı 1975’te yayımlamıştır.
O kitabın sunuş yazısıdır bu satırlar ve aşıkların sevgi dünyalarını aydınlatmaktadır;
“Sende bütün insaniyeti seviyorum. Sen dünyanın bana verdiği mükâfatsın' diye sesleniyor.
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, Azra Erhat'a. Nerede olursa olsunlar, yirmi yıldan fazla, Balıkçı'nın ölümüne değin, sayfalar, defterler dolusu mektuplar gidip geliyor aralarında.
Dünyalarını mektuplarıyla da paylaşan, kendilerini mektuplarıyla da açan bu iki dost, iki âşık, iki arkadaş, birbirini kışkırtan, besleyen, destekleyen enerjileriyle gürül gürül akıyorlar birbirlerine. Coşku dolu, arzu dolu, öfke dolu, aşk ve şefkat dolu satırlarda insan yaşamını sarmalayan zaman ve mekân ruhunu anlamaya ilişkin tartışmalarıyla bizi de içlerine alıyorlar. Sanatın ve bilginin ışığıyla aydınlanan bir ilişkiden bize kalan mektuplarda okuduğumuz ise, insan olmak ve dünyaya tutunmak...
Nedir 'insan olmak'?.. Nedir 'bu dünyaya tutunmak'?"
***
Okan Erdilek'e göre;
"Balıkçının bir çok kitabının dışında kendi cümleleriyle kendinicümleleriyle kendini anlattığı bir yapıt. Günlük olayları yaşadığı sıkıntıları kendi varlığındaki naifliği ile taşıyor. Babası ile arasında geçen tatsız olaydan tutun da çalışma etiğine kadar her şeyi içinde bulunduran bir yığın mektup. Genellikle Balıkçı'nın mektupları ön planda ve biraz sadeleştirilmiş ... Balıkçıyı anlamak dahası tanımak için bir kitap..."
***
Azra Erhat, hümanistti...
Bilime, kültüre, insanlığa adanmış bir ömürdü.
O Cumhuriyet kuşağının bir yıldızıydı.
Aydınlanmanın müstesnalarındandı.
40 yıl önce aramızdan ayrıldı.
Anısına, bıraktığı izlere saygıyla.