Hafta sonu musluk sularındaki koku nedeniyle vatandaşlar arasında paniğe neden olan kriz devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in bu krize yönelik, “Bir bardak suda fırtına kopardılar!” açıklamasına tepki gösteren AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli; “Bir bardak değil, bir damla su da halkın sağlığını tehlikeye atabilir. Dolayısıyla, tepkiler yerindedir ve haklıdır. İzmir halkı müneccim değildir; elbette içtikleri sudaki koku onları paniğe sürükleyecektir. Halkın feryadına, korkusuna iki gün sonra, bin bir zahmetle karşılık verdiler. Demek ki bu fırtına koparılmasa; tenezzül edip iki satır bir açıklama da yapmayacaklardı. En vahimi de özür ve açıklama bekleyen halkın suçlanmasıdır!” diye konuştu.
Böyle bir endişeyi küçümseyemezsiniz!
CHP’li Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir’in en temel ve hayati ihtiyaçlarının karşılanmasında sınıfta kaldığını söyleyen Başkan Sürekli; daha da ileri gidilerek halktan gelen tepkilerin küçümsendiğini belirtti. Sürekli sözlerini şöyle sürdürdü; “Korku duyan, endişe eden İzmirlilerdi, halkın kendisiydi. Siyasiler olarak bizler, onların çaresiz çırpınışlarını dile getirdik. Böyle bir infiali küçümseyemezsiniz! On binlerce insanın dile getirdiği ve milyonları ilgilendiren su gibi bir meseleye kayıtsız kalamazsınız! Soyer’in uhdesindeki İZSU; gün boyu dalga geçer nitelikte bir satırlık açıklama yaparken; cadde ve sokaklara ‘tahliye yoluyla çözüm’ adı altında tazyikli su boşalttı. İnsanların sağlıkları için duyduğu tedirginliğe, o tonlarca suya ‘bir bardak’ diyemezsiniz! Soyer’in yarattığı sorunlar da çözüm yolları da savunmalar da tam anlamıyla bir facia. Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor!”
Özür dileyecekken, suçluyorlar!
Soyer’in iki yıldır yarattığı her krizde kulağının üstüne yattığını ya da İzmirlilerden özür dileyecekken, suçlamayla karşılık verdiğini vurgulayan AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Kara komik bir tablo gerçekten. ‘Bir bardak suda fırtına kopardılar’ diyenler, kim bilir kaç bardak suyu çözüm adı altında yollara boşalttı. Bu yöneticilik anlayışının, bu zihniyetin kabul edilebilir bir yanı yoktur! Anlaşılması güç bir rahatlık; tarifi zor bir umursamazlık içindeler. Yanlışlarını, eksiklerini örtmek uğruna, gerçeklikle bağdaşmayan çözümler ve bahaneler üretmekten, sorumluluktan kaçmaktan usanmadılar. Geçiştirme üzerine kurulu, bu kadar ciddiyetten uzak bir yerel yönetim anlayışı olamaz! İzmir halkı, kendisine yönelik bu muameleye kalıcı tepkisini gösterecek ve mutlaka tarihin kara sayfalarına notunu düşecektir.”