Semihat KARADAĞLI

Semihat KARADAĞLI

Yazar
Yazarın Tüm Yazıları >

KUBİLAY'I ANIYORUZ

A+A-

Kubilay'ı Anıyoruz.

"İnandılar, Dövüştüler, Öldüler.

Bıraktıkları Emanetin Bekçisiyiz.”

Kubilay Anıtından

 

“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır..."

                                                                                                            (Mustafa Kemal Atatürk)

 

23Aralık 1930 tarihinde Menemen olayı olarak anılan ayaklanmada şeriat yanlıları Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı 90 yıl önce bugün kafasını keserek şehit etmişlerdir.

 

Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın gerici şeriat isteyenler tarafından şehit edilmesi tarihimizin en önemli gericilik isyanlarından birisidir.

 

Cumhuriyet tarihine "Menemen Olayı" veya "Kubilay Olayı" olarak geçen, gerici ayaklanmasında şehit edilen Kubilay, 1906 yılında Adana Kozan'da dünyaya geldi. Asıl adı Mustafa Fehmi'dir. Kubilay soyadını ise İzmir Erkek Öğretmen Okulunda öğrenci iken aldı. Ailesi 1902 yılında Girit'ten İzmir'e göç etmiştir. Daha sonraları geçim zorlukları ve savaş yılları nedeniyle önce Adana-Kozan, daha sonraları Antalya'ya göç ettiler. En son olarak da tekrar İzmir'e gelip yerleşmişlerdir. Mustafa Fehmi Kubilay, İlköğrenimini 1913-1919 yılları arasında Aydın'da tamamladı. 1926 yılında Bursa Öğretmen Okulunu bitirdi ve aynı yıl Aydın'da öğretmen olarak göreve başladı. Daha sonra Menemen'e gelerek, o zamanki adıyla Zafer İlkokulu olan şimdiki Kubilay İlköğretim Okulu'nda da görev yaptı. Menemen 43.Piyade Alayı'nda Yedek subay olarak askerliğini yaptığı sırada Menemen'de çıkan ayaklanmayı bastırmakla görevlendirildi

 

23 Aralık 1930 sabahı Manisa'dan Menemen'e gelen dördü silahlı altı kişi, bir camiden aldıkları yeşil sancağı sabah namazından sonra ilçe meydanına dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalışmışlardır. Kendilerini mehdi olarak tanıtarak dini korumaya geldiklerini, Arkalarında 70 bin kişilik halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyleyerek taraftar toplamaya çalışmışlardır.

 

Eylemciler meydana diktikleri ve şeriat sancağı olarak adlandırdıkları yeşil bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye ve zikretmeye "Şapka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir." Şeklinde bağırarak halkı galeyana getirmeye çalışmışlardır. .

 

Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulması üzerine alay komutanı, yedek subay Kubilay'ı bir manga askerle birlikte olay yerine göndermiştir. Kubilay askerlerin yanından ayrılarak tek başına eylemcileri arasına girmiş ve teslim olmaya ikna etmeye çalışmıştır.  Silahlı eylemcilerden biri ateş ederek Kubilay’ı yaralar.. Bunu gören askerler ateşle karşılık verdiler ancak tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardır. Elebaşlarından Derviş Mehmet "Bana kurşun işlemiyor.” diyerek halkı kutsal bir vazifesi olduğuna ikna etmeye çalışır.

 

Kubilay yaralı halde cami avlusuna sığınır. Ancak peşinden gelen şeriat yanlılarınca cami avlusunda başı kesilerek şehit edilir.

 

Olay yerine yetişen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaralar. Ancak açılan ateş sonucu o da şehit düşmüştür.

 

Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu şehit düşmüştür. Birkaç dakika içinde üç şehit verilmiştir.

 

İşte bu aşamada asker olay yerine yetişir. Komutan ‘‘Teslim olun’’ diye bağırır. Yobazların yanıtı kesindir!

 

‘‘Bize kurşun işlemez.’’

 

Askeri birlik ateş eder. Bir kısmı olay yerinde vurulur, bazıları kaçar. Olay yerinden kaçanların hepsi yakalanır.

 

 27 Aralık 1930 günü Dolmabahçe Sarayı’nda Mustafa Kemal Atatürk’ün başkanlığında konuda ile ilgili bir toplantı yapılmıştır. Olaya tanık olanların anlattıklarına göre Mustafa Kemal Atatürk, Kubilay olayına çok kızmıştır. 28 Aralık 1930'da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında, "… Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtmiştir.

 

31 Aralık 1930 günü Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir’in merkez ilçelerinde 1 Ocak 1931 tarihinden itibaren 1 ay süre ile Fahrettin Altay komutasında sıkıyönetim ilan edilmiş ve 1. Kolordu Komutan Vekili General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Divanı Harp kurulmuştur.

 

Olaya doğrudan veya dolaylı katılan 105 sanık (anayasayı cebren tağyir, eyleme iştirak, azmettirme veya Mehdi Mehmedin Mehdiliği için harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında Hükümete haber vermedikleri ve tekkelerin seddinden sonra ayini tarikat icra ettikleri suçlamalarıyla) 15 Ocak 1931'dan itibaren Divanı Harp’te yargılanmaya başlandı, 24 Ocak 1931 günü iddianame okundu ve 29 Ocak 1931 günü mahkeme 36 (ölmüş olan bir sanık ile 37) kişinin idama mahkum edilmesine, 40 kişinin sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmesine, 27 sanığın beraatine, 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine hükmetti ve karar Meclis’in onayına sunuldu.

 

 Olaya karışanların 6'sının yaşı küçük olduğundan, ölüm cezaları ağır hapse çevrildi. T.B.M.M. Adalet Divanı ayrıca iki idam mahkumunun cezasını 2 yıl hapse çevirdi.

 

Haklarında idam cezası onaylanan 28 sanık, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edildi. Bazıları Kubilay'ın başının kesildiği yerde asıldı. Mahkumlardan biri idam sehpasının önünden kaçabildi. İki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi.

 

Sıkıyönetim, 28 Şubat 1931’de Manisa ve Balıkesir’den, 8 Mart 1931'de de Menemen’den kaldırıldı

 

Fazıl Hüsnü Dağlarca ve şehit edilen iki bekçinin anısına yazdığı şiirde şöyle seslenir.

 

Kubilay ve iki bekçinin anısına:

 

23 Aralık 1930'dur

 

Gece yeşilimsi,

 

Dağlar ak

 

Bir altın çizgi gibi yerle gök

 

Gün doğdu doğacak

 

Don yoktur ama donmuştur sanki

 

Sarı yapraklarla kış kocaman bir yüz

 

Tarla çizgileri ile bir kilim işte

 

Menemen ovası dümdüz

 

Yalancı Mehdi Derviş Mehmet

 

Yürümüş Manisa'dan bir sarı su gibi

 

Beş on adamıyla Menemen'e varmak üzere

 

Yılan uykusu gibi

 

Düştü Kubilay'ın başsız gövdesi

 

Bir çınar dalı gibi yere

 

Sarktı yakasından anasından gelmiş

 

Mavi çiçek mor çiçek bir çevre

 

Düştü Kubilay'ın başsız gövdesi

 

Bir söğüt dalı gibi yere

 

Aydınlık aydınlığa yaklaşır iken

 

Sonsuzluğa ere ere

 

Düştü Kubilay'ın başsız gövdesi

 

Bir zeytin dalı gibi yere

 

Düştü cebinden bir kitap,

 

Açıldı göklere…

 

***

Şehit Kubilay Anıtı:

Heykeltıraş Ratip Aşir Acudoğu tarafından 1932 yılında yapılan anıt Kubilay Kışlası (57. Topçu Tugay Komutan Yardımcılığı) içerisindeki etrafı çam ağaçlarıyla çevrili en yüksek rakımlı tepenin üzerindedir. Elinde mızrağıyla ufka doğru bakan genç heykeli Türk gençliğini temsil eder. Onun altında ise Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin bir bölümü yer alır. Arka alanda yan yana yükselmekte olan üç sütundan soldaki Bekçi Şevki, ortadaki Asteğmen Kubilay ve sağdaki ise Bekçi Hasan'ı temsil eder. Anıtın arka tarafında ise “İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.” yazılıdır.

Anılarına Saygıyla…

(Semihat Karadağlı )

Yararlanılan Kaynaklar.

1)- Emin Çölaşan'ın 23 Aralık'ta yayınlanan Kubilay yazıları (Hürriyet gazetesi ve Sözcü gazeteleri)

2)- Wikipedia

3)- TBMM Arşiv kayıtları.

4)- Çeşitli makaleler

Bu yazı toplam 214 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.