KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ'NDE TÜRKİYE VE BALKANLAR SEMPOZYUMU BAŞLADI

KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ'NDE TÜRKİYE VE BALKANLAR SEMPOZYUMU BAŞLADI

Katip Çelebi Üniversitesi'nde 'Cumhuriyetin 100’üncü Yılında Türkiye ve Balkanlar Sempozyumu' başladı.

A+A-

Türkiye’nin Balkan politikaları ve Balkan ülkeleri ile ilişkilerinin yüz yıllık bilançosunun ve ikinci yüz yıla ilişkin politikalarının ele alındığı 'Cumhuriyetin 100’üncü Yılında Türkiye ve Balkanlar Sempozyumu' başladı.

 

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Ege ve Balkan Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin (EBAMER) Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilciliği ile birlikte düzenlediği sempozyumun açılışında Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Büyükelçi İlhan Saygılı  'Türk Dış Politikası ve Balkanlar' başlıklı bir konferans verdi. 

Sempozyumu Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Naciye Gökçen Kaya, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ EBAMER Müdürü Prof. Dr. Turan Gökçe’nin yanı sıra yurt içi ve yurt dışından gelen diplomatlar, büyükelçiler, araştırmacılar, Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Yunus Emre Enstitüsü temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler takip etti. 
Prof. Dr. Fuat Sezgin’in ismi verilen bir salonda konferans vermenin kendisi için ayrı bir onur olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Büyükelçi İlhan Saygılı, merhum bilim insanı Sezgin’in kendisinin hocası olduğunu aktardı. Saygılı, “Frankfurt’taki Başkonsolosluğum sırasında kendisi ile tanışma ve çalışma fırsatı buldum. Bilime ve bilim tarihine olan bakış açımı ve vizyonumu geliştirdi. Bu süreçte onun ışığından istifade etme şansım oldu. Sezgin, 1300’den fazla makale, kitap yazan uygarlık tarihine büyük katkı sunan, olağanüstü bir insan, gerçek bir âlimdir. Bu vesile ile hocamı minnetle, rahmetle anıyorum” dedi. 


Biz Balkanların Kendisiyiz 


Balkanların coğrafi konumunun siyasi ve ekonomik açıdan stratejik olduğunu aktaran Büyükelçi İlhan Saygılı, bu coğrafyaya politik yaklaşımın temel ilkesinin her unsura eşit duran bir anlayış olduğunu ifade etti. Bu yaklaşımda tarihi tecrübelerin de önemli bir etken olduğunu söyleyen Büyükelçi Saygılı, “Türkiye, dış politikasını belirlerken etnik ve dini ayrım gözetmeksizin eşit bir yaklaşımı benimsiyor ve çok daha önemlisi geçmiş tecrübelerinin doğrultusunda diyalog kurmaya dayalı iletişimi sağlıyor. Bu da bizim farkımızı ortaya koyuyor. Bosna - Hersek ve Kosova krizleri var mesela. Türkiye oradaki tüm aktörlerle eşit mesafede ayrım gözetmeksizin konuşan bir aktör olduğu için herkesle diyalog kurabiliyor. Son zamanlarda Avrupa Birliği sırf Türkiye’yi Balkanlardan dışlamak için, Batı Balkanlar gibi saçma bir ayrım yarattı. Bizi üçüncü unsur veya dış aktör olarak tanımlayan bazı eleştiriler oluyor. Bazıları da diyor ki; Türkiye Balkanlara geri gelmek istiyor. Ben de diyorum ki; Türkiye 3’üncü aktör değil, Balkanların ta kendisi, bizim Balkanlara geri dönmek gibi bir niyetimiz yok. Çünkü biz bu coğrafyayı hiçbir zaman terk etmedik" diye konuştu.

 

Temel Mekanizma Üst Düzey Temaslar


Uluslararası ziyaretlerin, üst düzey temasların, dış politikada yakın ilişkiler kurulmasına, güçlü ekonomik iş birliklerine vesile olduğunu aktaran Büyükelçi Saygılı, Balkan Coğrafyasında istikrarın sağlanmasının başta soydaşlarımızın, akraba topluluklarımızın mutluluğu, refahı açısından önemli olduğunu, bu yönde bir politik diplomasi yürütüldüğünü kaydetti. Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Saygılı, “Türkiye olarak kullandığımız temel mekanizmalar nedir? En başta Sayın Cumhurbaşkanımızın, bakanımızın ve diğer devlet büyüklerimizin üst düzey temaslarıdır. Bu dış geziler dıştan bakıldığında ne işe yarıyor diye düşünülebiliyor. Ama bu ziyaretlerde çok sayıda anlaşma imzalanıyor. Bizim yüksek düzeyli iş birliği konsey forumlarımız var. Bütün ilgili bakanlar kendi liderlerinin, devlet başkanlarının, başbakanlarının huzurunda ortak kabine toplantılarında bir araya geliyor. Burada çok sayıda anlaşmaya imza atılıyor ve bir önceki toplantıda imzalanan anlaşmaların uygulanması hakkında kendi liderlerine rapor veriyorlar. Bu inanın birçok şeyi hızlandırıyor. Birçok kurumun harekete geçmesini mekanizmanın işlemesini anlaşmaların imzalanmasını uygulanmasını ve ticaret rakamlarının yatırımlarının artmasını sağlıyor. Bu yüzden bu forumları önemsiyor ve anlaşma sayısını arttırmaya çalışıyoruz. Balkanlarda Yunanistan dâhil ticaret hacmimiz geçtiğimiz yıl 20-30 milyar doları geçti, yatırımlarımız 20 milyar dolara yaklaştı. Pandemiye rağmen rakamlar arttı ve her sene de artmaya devam ediyor. Bunlar çok büyük rakamlar. Biz bir yandan Kosova’nın tanınması için yoğun çaba sarf eden, bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biriyiz. Öte yandan Sırbistan ile 11 yıl içinde yatırımlarımız bir milyon dolardan 420 milyon dolara çıktı. Oradaki ihalelerin büyük kısmını Türk firmaları alıyor. İhracatımızın önemli kısmı batı ülkelerine ve Balkan ülkeleri üzerinden geçiyor. Bölgedeki kriz, çatışmalar sıkıntılar ufacık bir teknik aksaklık ihracatımızı engelliyor” dedi. 

 

'Nerede Bir Soydaşımız Varsa Oradayız' Şiarıyla 


Stratejik önemdeki diplomasi ögesi olan Balkan Coğrafyasının, bilimsel perspektiflerden ele alınacağı bir sempozyuma ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, bu kadim coğrafyanın geçmişten bu yana hiçbir zaman Anadolu’dan ayrı görülmediğini vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Osmanlı varlığının İstanbul’un fethinden yaklaşık bir asır öncesine dayandığı Balkanlar için önemli sorumluluklarımız var. 600 yıla yaklaşan medeniyet olarak Osmanlı-Türk mirası bize önemli görevler yüklüyor. 19’uncu ve 20’nci yüzyıllarda sayısız göç dalgalarıyla ata yurtlarından anayurda gelen kardeşlerimizin hassasiyetleri de bizim gönül coğrafyamız ile bağ kuran birer gönül elçisi olarak bağlantı kurmamıza aracılık ediyor. Bugün o bölgeden ana yurda gelen Balkan kökenli kardeşlerimizin oraları unutmaları nasıl mümkün değilse bizim de Balkanlardan bağımsız bir gelecek tahayyül etmemiz olası değildir. Ecdadımızın mirası kardeşlerimizin ve topraklarımızın varlığı Türkiye’yi Balkanlara bağlayan en güçlü bağdır. Türkiye hem coğrafi hem de kültürel manada Balkanların ayrılmaz bir parçasıdır. Bugün Türkiye’nin içinde bulunmadığı bir Balkan politikası düşünülemez ve bundan sonra da düşünülmemelidir. Balkanlarda barış ve istikrar ortamının korunmasında bizim dış politikamızda önemli etkileri hep olmuştur. 'Nerede bir vatandaşımız, soydaşımız varsa oradayız' şiarıyla bölgede barış, huzur ve istikrarın teminatı olan güçlü Türkiye herkes için bir zorunluluktur” dedi.
Sempozyum İzmir’de Bir İlk 
T.C. Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Naciye Gökçen Kaya da İKÇÜ ortaklığında düzenlenen sempozyumun İzmir’de bir ilke vesile olduğunu vurguladı.  Büyükelçi Naciye Kaya, “Hem Balkanlarda görev yapmış büyükelçilerimizi hem Balkanlar üzerine çalışan akademisyenlerimizi hem de yumuşak gücümüzü oluşturan Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Yunus Emre Enstitüsü ve Maarif Vakfı gibi önde gelen kurumlarımızın çok kıymetli başkanlarını İzmir’de bir araya getirmesinden dolayı bu sempozyum bir ilki teşkil edecek bu nedenle de ayrı bir anlam ve özellik taşımaktadır” diye konuştu. 
Balkanlar Bizim İçin Sıladır 
Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 3’ünün Balkanlarda yer aldığını, sadece İzmir’de bir buçuk milyonun üzerinde, Türkiye genelinde ise 25 milyon civarı Balkan Türkünün yaşadığı bilgisini veren Büyükelçi Kaya, 19’uncu yüzyıl sonlarından itibaren Balkanlardan Türkiye’ye kitlesel ve sancılı göç hareketlerinin yaşandığını söyledi. Büyükelçi Kaya, “Türkiye’de Balkan Türkü denildiği zaman Bosna Hersekli, Makedonyalı, Arnavutluklu, Kosovalı, Trakyalı, Dobrucalı, Selanikli, Giritli veya Bulgaristanlı Türkler anlaşılmaktadır. Türkiye’ye göç edenlerin çoğunun geldiği topraklarda bıraktığı bir akrabası, bir yakını da muhtemelen vardır. Dolayısıyla gönül coğrafyamız çok daha geniş bir alana yayılmakta ve tüm Balkanları kapsamaktadır. Balkanlar bizim için sıladır, hasrettir, hısımdır, akrabadır; işte bu yüzden en ufak bir ziyana uğramasını istemeyiz. Ülkemiz coğrafi, siyasi ve ekonomik açıdan olduğu kadar tarihi kültürel ve insani bağlar bakımından da Balkanların bir parçasıdır” ifadelerini kullandı.

Güçlü Türkiye, Güçlü Diplomasi


Sempozyum Düzenleme Kurulu adına konuşan İKÇÜ EBAMER Müdürü Prof. Dr. Turan Gökçe, yurt içi ve yurtdışından gelen uzmanların katılımlarıyla 'Gönül Coğrafyası' Balkanların bilimsel perspektiflerden ele alınacağını kaydetti. 
Prof. Dr. Turan Gökçe Türkiye’nin ihtiyacı olan derinlikli bilgiyi üretme görevinin akademiye düştüğüne işaret ederek İKÇÜ EBAMER olarak bu sorumluluk bilinciyle hazırlanan sempozyumda, öncelikli çalışma alanlarının belirleneceğini ve gelecek yüzyılda takip edilmesi gereken araştırma stratejileri ile ilgili önerilerin ortaya konulacağını ifade etti. Prof. Dr. Gökçe, “Tarihin ve coğrafyanın üzerine yüklemiş olduğu ağır sorumlulukların bilinciyle hareket eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Atatürk döneminden itibaren takip edilen dış politika çerçevesinde Balkanlara farklı bir hassasiyetle yaklaştı. Günümüzde ise iktisadi ve sınai kalkınma hamlesini ileri boyutlara taşıyarak daha güçlü bir ekonomiye sahip olan ve savunma sanayinde dışa bağımlılıktan kurtularak, bağımsız davranabilme yolunda önemli adımlar atmış olan Türkiye, bölgesel ve küresel ölçekte kendi gücüne dayanarak daha proaktif bir dış politika uygulamaya başladı. Osmanlı’dan Cumhuriyete uzanan çizgide asırların diplomasi tecrübesiyle hareket eden Dışişleri Bakanlığımızla birlikte TİKA, YTB, Yunus Emre Enstitüsü ve Maarif Vakfı gibi kurumlarımız önemli roller üstlendi. Sempozyumun iş birliği halinde gerçekleştirilmesini sağlayan Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan Beyefendiye şükranlarımı arz ediyorum. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Sayın Naciye Gökçen Kaya’nın teşvik ve destekleriyle yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda hazırlanan böyle bir programla huzurlarınıza çıkmamızı sağlayan, katkı yapan herkese müteşekkiriz. Davetimizi kabul ederek, sempozyumu teşrif eden Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Büyükelçi Sayın İlhan Saygılı Beyefendiye hassaten teşekkür ediyorum” diye konuştu. 
Konferansta Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim üyelerince sunulan “Balkan Ezgileri” müzik dinletisi ilgiyle takip edildi. 


T.C. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban ve İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin onur kurulunda yer aldığı, iki gün devam edecek, “Cumhuriyetin 100’üncü Yılında Türkiye ve Balkanlar” sempozyumunda; büyükelçiler ve konularında uzman akademisyenler sunacakları bildirilerle Balkan ülkeleriyle olan diplomatik ilişkilerin seyri, karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerilerini ele alarak ikinci yüzyıla projeksiyon tutacak.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.