İZMİR İŞ DÜNYASI 2022'Yİ DEĞERLENDİRDİ, 2023 ÖNGÖRÜLERİNİ PAYLAŞTI
İzmir İş Dünyası 2022’yi değerlendirdi, 2023 öngörülerini paylaştı
İzmir İş Dünyası, 2022 yılı değerlendirmesi yaparak 2023 beklentilerini paylaştı. 2022 yılının her anlamda zor bir yıl olduğunda birleşen iş dünyası temsilcileri, 2023 yılının da 2022 yılıyla benzer olacağını öngörüyorlar. Türkiye’nin seçim yılına giriyor olmasının ekonomide olumlu bir yansıması olmayacağını ifade eden iş insanları, 2023 yılının ilk yarısında baz etkisiyle enflasyonda bir düşüş ikinci yarısından sonra yükselen bir enflasyon beklentisini ifade ettiler.
BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı:
“Resesyon tüm dünya ekonomilerini etkileyecek”
Küresel olarak zor bir yılı geride bırakıyoruz. Hem ekonomik hem siyasi hem de insani açıdan sınandığımız bir yıl oldu. Pandemi sonrası tüm dünyada meydana gelen yüksek enflasyon ile mücadele sıkı para politikaları, MB’lerin faiz artırımları likiditeye ulaşmada genel bir zorluk yaratırken, tüm bu sürecin üzerine Rusya Ukrayna Savaşı’nın yarattığı insanlık dramları ve buna bağlı olarak ortaya çıkan enerji krizi ile karşı karşıya kaldık. Savaşın kısa vadede bitmeyecek gibi görünmesi, enerji krizinin 2023 yılında da yaşayacağımız temel problemlerin başında geldiğini söylemek mümkün. Tüm bu sıkı para politikalarının yaratacağı resesyonun da 2023 yılında tüm dünya ekonomilerini de etkileyeceği bir gerçek.
Türkiye’ye bakarsak, tüm dünya enflasyon ile mücadelede yüksek faiz silahını kullanırken faiz indirimine giden bir ülke olduk. Bunun sonucunda da yüzde 84’lere ulaşan bir enflasyon karşı karşıya kaldık. Yüksek enflasyona rağmen Kur Korumalı Mevduat ile baskılanan dövizin sabit hali ihracatçılar için erime anlamına gelirken, 2023 yılının bir seçim yılı olması da bir süre daha yüksek enflasyon ve sabit döviz kuru ile devam edeceğimizi gösteriyor. Ancak seçimlerden sonra daha bilimsel gerçeklere uygun para politikalarına geçeceğimize olan inancımızı korumak istiyoruz. Toparlayacak olursak, zorlu bir yılı geride bırakırken 2023’ün özellikle ikinci yarısında daha farklı bir ekonomi yönetim biçimi ile karşılaşacağımızı düşünüyorum.
GİFED Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter:
“Seçimden sonra enflasyonla mücadeleyi öne alan politika bekliyoruz”
Birçok zorluklarla dolu bir yılı geride bırakıyoruz. Küresel ekonomik aktivitedeki güçlü toparlanma 2021 yılı boyunca devam etmekle beraber ülkeler ve bölgeler arasında toparlanma düzeyinde farklılaşmalar gözlendiğine şahit olduk. Salgınla mücadele olanaklarına erişim, maliye ve para politikalarındaki yaklaşımlar genel iktisadi faaliyetin ülkeler düzeyinde ayrışmasında etkili olurken, arz ve talep dengesizlikleri, hane halkının tüketim kalıplarındaki değişim, başta çip olmak üzere hammadde krizi ve navlun maliyetlerindeki yüksek oranlı artışlar küresel iktisadi faaliyette farklılaşmayı belirginleştirdi. Covid-19 salgınının daha yönetilebilir hale gelmesiyle normalleşen koşullarla birlikte canlanan küresel ekonomide giderek artan bir enflasyon ile karşı karşıya kaldık. Salgın döneminde sağlanan devlet destekleri, gevşek para politikaları, artan likidite ve arz sorunları, küresel düzeyde fiyatlar genel seviyesinin yüksek seyretmesine yol açtı. 2022 yılının başında ortaya çıkan Rusya-Ukrayna Savaşı da toparlanmakta olan küresel ekonomiye darbe vururken, ortaya çıkan enerji krizi ve gıda tedarik sorunları yeni bir yükü omuzlarımıza yüklemiş oldu.
Türkiye’ye bakacak olursak enflasyon ile mücadelede dünya ile ayrışan ve dünyada en yüksek enflasyona sahip ülke konumuna eriştik. Tüm dünya faiz artırarak ekonomi biliminin gereklerini yerine getirirken bizim büyüme odaklı düşük faiz politikası enflasyonu neredeyse üç hanelere yaklaştırmış oldu. 2023 yılında seçim ertesi enflasyon ile mücadeleyi öne alan bir politikaya geçiş olması gerektiğine inanıyoruz.
ESİAD Yönetim Kuru Başkanı Sibel Zorlu:
“En büyük beklentimiz istikrarlı bir ekonomi”
2022 yılı ekonomik açıdan zorlu bir yıl olarak hafızalara kazındı. Türkiye’yi diğer ülkelerden negatif ayrıştıran yüksek enflasyonun yanı sıra yüksek enerji fiyatları, cari açık, yüksek döviz kuru, izlenen ekonomi politikaları tüm kesimleri olumsuz etkiledi. Bu ekonomik tablo, Rusya-Ukrayna savaşı, tedarik zincirlerindeki aksamalar gibi küresel konjonktürde yaşanan sıkıntıların da eklenmesiyle pekişti, öngörülebilirlik iyice zayıfladı. Finansmana erişimdeki zorluklar, yüksek emtia ve enerji fiyatları gibi birçok soruna rağmen sanayi üretimimizin hız kesmeden devam etmesi ve iyi geçen turizm sezonu nedeniyle artan turizm gelirleri 2022 yılının pozitif yanları oldu.
2022 yılının sonlarına doğru, 2023 yılının ilk yarısında yapılacak seçimlerle ilgili konular ekonomi gündeminin önüne geçmeye başladı. Mevcut ekonomik koşulları göz önünde tuttuğumuzda, seçimlerden sonra hem iktidarı hem de iş dünyasını zor günler bekliyor.
Tüm kesimler gibi biz sanayici ve iş insanlarının 2023 yılı için en büyük beklentisi ülkemizin istikrarlı ve öngörülebilir bir ekonomiye kavuşmasıdır. Bu çerçevede, 2023 yılında önceliğimiz enflasyonla ciddi ve kararlı bir şekilde mücadele edilmesi olmalıdır. Günü kurtaran düzenlemeler ve politikalar yerine, genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına dayanan politikaların benimsenmesine ihtiyacımız var.
Öte yandan, uzun vadeli düşünerek, yüksek teknolojiyi ve katma değeri önceleyen ve ithal girdiyi düşürecek üretimin sürükleyeceği büyümeyi sağlamamız gerekiyor. Ayrıca rekabet gücümüzü artırabilmek için sanayimizin yeşil ve dijital dönüşümünü sağlamalıyız. Tüm bunlar için doğru bir kalkınma ve finansman modeli ile stratejik bir planlama “olmazsa olmaz”.
Ancak bu hedef ve beklentilerin gerçekleşebilmesi, devletin tüm işlemlerinde hukukun
üstünlüğünün tam olarak tesis edildiği, demokrasi ve kuvvetler ayrılığının güçlendirildiği, kurumlara güvenin yeniden tesis edildiği bir iklimin sağlanmasına bağlı.
İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt:
“Enflasyonu düşürecek hamleler yapılacağına inanıyoruz”
2022 yılının tüm sektörler için sıkıntılı bir yıl olduğu aşikar. Hem küresel hem de ulusal bazda ortaya çıkan sorunlar tüm sektörleri olumsuz etkiledi. Özellikle küresel anlamda Rusya Ukrayna Savaşı’nın etkileri çok sert oldu. Rusya’ya karşı yürütülen ambargolar enerji ve gıda tedariği anlamında büyük sorunlara neden oldu. Doğalgaz, petrol ve tahılda dünyanın en önemli ihracatçılarından olan iki ülkenin savaşı tüm dünyada enerji ve gıda enflasyonunu da tetikledi. Ulusal anlamda ise yüksek enflasyon ile yaşadığımız bir yılı geride bırakıyoruz. Yüzde 80’lerin üzerine çıkan enflasyon gıdadan enerjiye, sanayiden tarıma her alanda yüksek fiyat artışlarına sebep oldu. Kısacası sorunlarla dolu bir yılı geride bıraktığımızı söyleyebilirim.
2023 yılından umutluyuz, umutlu olmak mecburiyetindeyiz. Öyle kötü bir 2022 yılı geçirdik ki 2023’ün her şekilde iyi olacağına yönelik inancımız güçlü. Küresel olarak yürütülen sıkı para politikasının sonucu dünyada var olan enflasyonun gerilemeye başlayacağını, buna bağlı olarak başta ABD olmak üzere uygulanan sıkı para politikasının gevşeyeceğini düşünüyorum. Rusya Ukrayna Savaşı’nın 2023 yılı içinde son bulacağına yönelik inancımı ise koruyorum. Ülkemizde seçimlerin tamamlanacağı bir yıl olacağından hareketle göreve kim gelirse gelsin daha yapıcı politikalar ile enflasyonu düşürecek hamleler yapacağına inanıyorum. Bunun etkisini de yıl içinde göreceğimizi düşünüyorum.
EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul:
“Yüksek katma değerli ihracat çıkış noktası olabilir”
2022 yılının ilk altı ayda ihracatımızda iyi giden bir seyir vardı. Yılın son çeyreğinde hazır giyimdeki ihracatta kayıplar yaşanmaya başladı. Geçen yıl bu tarihlerdeki ihracatımızı bu yıl aynı dönemde gerçekleştiremedik. Sektörümüz emek yoğun bir sektör. İşçilik maliyetlerimiz yüksek. Yakın coğrafyada yaşanmakta olan savaş, enerjiye gelen zamlar, ham madde maliyetlerinin artış, resesyon ve ana pazarın daralması göz önünde bulundurulduğunda maliyet tutturmak zor bir hal aldı.
Yaşanmakta olan ekonomik dalgalanma ile önemli bir kesim daha az tüketmeye yöneldi ve tüketim önceliklerini değiştirdi. Temel ihtiyaç malzemelerine gelen yüksek zamlar sonrasında 2023 yılı için asgari ücretin yüzde 54 oranında yükselmesi maliyetleri arttıran unsur olarak tek başına düşünülemez. Enerji maliyetlerinin artışı, hammaddeye ulaşımın zor ve pahalı olması sanayiciyi zorlamaktadır.
2023 yılında döviz üzerindeki baskının devam edip etmeyeceği konusunda sanayici beklemededir. Birçok zincir marka yeni siparişten ziyade stoklarını eritiyor. Sektörümüzdeki daralma yeni yılda ilk çeyrekte de gözlemlenmeye devam edecektir.
Sektörümüzün ihracatının yüzde 70’ini ana pazarımız olan AB ülkelerine olduğu bilinmektedir. Avrupa’ya yakın olma avantajımızı koruyarak, 2023 yılı itibariyle yüksek katma değerli ürünlerin ihracatına yönelmek sanayici için çıkış noktası olabilir.
KESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mutlu Can Günel:
“2022 çok sıkıntılı bir şekilde kapandı”
2023 yılına girmeye hazırlandığımız şu günlerde 2022 yılının bir çok anlamda sıkıntılı bir şekilde kapandığını söylemek mümkün. Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği jeopolitik riskler, artan enerji ve emtia fiyatları, başta Fed olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının şahin duruşu ve gelişmiş ülkelerde yükselen resesyon endişesi küresel risk iştahını olumsuz etkiledi. Azalan risk iştahı ve sıkılaşan finansal koşullar diğer gelişmekte olan ülkelere benzer şekilde Türkiye’ye yönelik portföy girişlerini azalttı. Yurt içi finansal piyasalarda risk primi, döviz kuru ve tahvil faizi gibi göstergelerde oynaklığı artırdı. Küresel enflasyon ortamına Rusya Ukrayna Savaşı’nın da eklenmesiyle başta enerji olmak üzere birçok alanda yeni sıkıntılar da baş gösterdi.
Türkiye, bu süreçte büyümeyi hedef alan enflasyonu kendi haline bırakan bir ekonomi politikası yürüttü. Bunun etkisiyle hiper enflasyona ulaştığımız bu günlerde tüm dünyadan farklılaştığımızı söylemek gerek. Seçim yılına girdiğimiz 2023 yılında da bu enflasyonist durumun devam edeceğini de görüyoruz. Seçimlerden sonra alınacak sıkı para politikası kararları ile enflasyonun belli bir seviyeye geri çekileceğine inanıyor, tüm ülkemize sağlıklı ve bereketli bir 2023 yılı diliyorum.
TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Melih Sebastien Durmuş:
“Büyüme odaklı politikalar yüksek enflasyonu getirdi”
Pandemi ile birlikte piyasalarda oluşan arz talep dengesizliği ve sonrasında ekonomiyi canlandırmaya yönelik uygulamaya konulan genişleyici para ve maliye politikaları sonucunda küresel düzeyde fiyat istikrarının bozulduğunu gözlemledik. İktisadi faaliyetin canlanmasıyla birlikte petrol ve emtia fiyatlarındaki hızlı artışlar, tedarik zincirlerindeki aksamalar, taşımacılık maliyetlerinin artmasıyla gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde enflasyonun yüksek bir seyir izlediğini gördük.
Uluslararası tarımsal emtia ve gıda fiyatlarında yaşanan yüksek artışlar, enerji başta olmak üzere girdi maliyetlerindeki yükselişler, döviz kuru gelişmeleri, 2022 yılında gıda enflasyonunu olumsuz etkileyen unsurlar olarak dikkat çekti. Gıdanın dışında Rusya Ukrayna Savaşı’na bağlı olarak enerji enflasyonu uluslararası piyasalardaki gelişmelerin yansıması ile 2022 yılı genelinde geçtiğimiz yıla kıyasla belirgin bir şekilde yükseldi. Tüm bu ortamda Türkiye’nin bu süreçlerden etkilenmemesi düşünülemezdi, öyle de oldu. Ancak tüm dünya enflasyon ile mücadeleyi birinci önceliği yaparken bizim bunu tercih etmememiz, büyüme odaklı politikalarımız yüksek enflasyon ile sınanmamıza sebep olduğunu da söylemeliyiz. 2023 yılının ikinci çeyreğinde bizi bir seçimin beklediğini de düşünürsek bu enflasyonist ortamın süreceğini görüyoruz. En azından seçimden sonra enflasyon ile mücadelenin ekonomi yönetiminin birinci gündemi olmasını bekliyoruz.
EGOD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun:
“Enflasyon 2023 yılında da sürecek”
2022 farklı bir yıl geçirdi. Elektrikli araçların git gide güçlenmeye başladığını gördük. Mikro çip krizinin de sürdüğünü söyleyebiliriz. Tedarik zincirinde kopuklukların sürdüğünü de ifade etmek gerekiyor. Yeni tedarik zinciri kurma fikri konuşulsa da yeni bir zincir kurmak kolay değil.
2023 yılına baktığımızda ise elektrikleşme geri dönüşü olmayan bir yola girdi, bu gelişmeye devam edecek. İçten yanmalı motorların kısa vadede kalkmasını da beklemiyoruz. 2050 yılına kadar devam edecek bir süreçten bahsediyorum.
Rusya Ukrayna Savaşı’nın ne zaman biteceğini öngöremiyoruz, bu da bize 2023 yılında enerji krizinin devam edeceğini gösteriyor. Avrupa’da araç satışında ciddi bir toparlanma söz konusu var, ü yıldır gelen otomobil eksikliği talebi biriktirdi, bizim sektörümüzde bir resesyondan bahsedemeyiz.
Matrah düzenlenmesi yapıldı bizde yakın zamanda, bu sektörümüz açısından olumlu bir hareket, keşke daha önce yapılsaydı, zira piyasa durmuş vaziyette. Üretici bir ülke olarak vergilerin daha mantıklı seviyeye gelmesi gerekiyor.
Genel bir bakış sunarsak, küresel anlamda enflasyonun 2023 yılında da süreceğini görüyoruz, Türkiye’de de ciddi bir enflasyon söz konusu. Seçim yılına girdiğimiz bu süreçte yüksek enflasyonun baz etkisi ile bir miktar geri çekileceğini beklesek de enflasyonist ortamın devam edeceğini anlıyoruz.
İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin:
“2023 enflasyon ile mücadele ile geçecek”
2022 yılı bir çok anlamda zor bir sene oldu. Türkiye, pandemi sonrasında yükselen enflasyon ile mücadele eden pek çok ekonominin tersine büyümeyi yüksek tutmayı ve istihdamı önce korumayı sonra da artırmayı hedef aldı. Para politikalarını bu çerçeveyle uyumlu olacak şekilde oluşturduğumuzu görüyoruz. Faizleri düşürürken çeşitli kamu harcamalarını artırdı, asgari ücrete ara zam yapıldı. Bu ve benzeri politikalarla Türkiye büyümeyi ilk yarıda yüksek, işsizlik oranını da yüzde 10 çevresinde tutmayı başardı. Üçüncü çeyrekten başlayarak sanayi üretim endeksine baktığımızda sanayi üretiminde düşen bir tempo gördük. Bu çerçevede 2022 yılının yüzde 5 – 5,5 dolayında bir büyüme oranıyla tamamlanmasını bekliyoruz.
2023 yılına gelirsek seçim yılına giriyoruz. Seçim ekonomisinin reel ekonomi üzerindeki etkisi malum. Yüksek enflasyon ile seçim ekonomisini birleştirdiğimizde 2023 yılının da pahalılık ve enflasyon ile mücadele ederek geçeceğini öngörmek zor değil.
EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Pınar Kılıç:
“Acı reçete 2023 ikinci yarısında yazılacak”
2022 yılında Türkiye olarak bir çok başlıkta mücadele verdik. Bu mücadelenin bir numarasında ise enflasyon olduğunu söylemek gerekiyor. Büyüme odaklı anlayışa bağlı olarak dünyadan farklı olarak faiz indirimine giden ekonomi yönetimi, enflasyon mu büyüme mi sorusuna büyüme diye yanıt verdiğini görüyoruz. Ancak bu noktada ihracatın büyümesi beklenirken cari açığın arttığını da izliyoruz. Ocak – Eylül döneminde ihracat artışı yüzde 17 iken ithalat artışının yüzde 40,4 olduğunu görüyoruz. Aynı dönemde TL’nin Dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 25’in üzerinde olduğu halde ithalatın düşmeyip, ihracattan çok daha fazla artması ilk etapta olumlu gibi görünse de baskılanan döviz ihracatçının karlılığının erimesine neden oluyor. 2022 yılında cari açık yüzde 3.5 civarında olacak gibi görünüyor.
2023 yılında ise seçim yılı olması sebebiyle sıkı para politikalarına ihtiyaç duyan ekonomimizi zor bir sene bekliyor. Ekonomi idaresi tarafından bu ihtiyaca yönelik tercihte bulunacağını düşünmüyorum. Seçim ekonomilerinde genişleyen para politikası tercih edilirken, seçim sonrası ekstra sıkı para politikası uygulanmasına alışık bir ülkeyiz. Ayrıca baz etkisi ile düşen bir enflasyon, seçimden sonra yükselen bir enflasyon gerçeği önümüzde duruyor. Seçimden sonra iktidara gelecek yeni yönetimin bu gerçeklik ile mücadeleyi tercih edeceğini düşünüyor, acı reçetenin 2023 ikinci yarısında yazılacağını öngörüyorum.
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Senem Kılıç:
“Türkiye 2023’te yerel ekonomiler açısından avantajlı durumda”
Ekonomi açısından 2022 yılı birçok anlamda ve hem küresel hem ulusal anlamda sıkıntılı geçtiği bir gerçek. Pandeminin yarattığı tahribatın etkileri sürerken çip krizinden tutun, tedarik sorunlarına kadar bir çok küresel problem sürüyor. Tüm bunlara ek olarak başta ABD olmak üzere küresel enflasyon ile mücadele anlamında uygulanan sıkı para politikaları, likidite sorunlarını da beraberinde getiriyor. Tüm bu gelişmelere paralel Türkiye büyüme ve istihdam odaklı politikaları faiz indirimi ile enflasyonu fazlasıyla arttırmış durumda. Ancak bütçe açığı, cari açık ve üretimdeki yavaşlama, 2023 yılında da bizi zorlu bir dönemin beklediğini gösteriyor.
Daha çok tüketime dayalı olsa da dünya ortalamasına göre yüksek bir büyüme oranı yakalayacak olsak da, baz etkisiyle yılın ilk yarısında hızla gerileyecek enflasyonun seçim sonrasında aynı hızla yükselecek olması da bir risk oluşturuyor. Denetimden çıkmaya yatkın bir bütçe yapısı ve üretimin ithalata bağımlı yapısı nedeniyle kur artışına karşılık düşürülemeyen bir cari denge 2023 yılında da son derecede yüksek risklere sahip bir ekonomik yapının bizi beklediğini görüyoruz. Her şeye rağmen bu parametreler ışığında 2023 yılında dünyadaki tedarik zincirindeki bozulmanın ve parasal sıkışıklığın gölgesinde Türkiye yerel ekonomiler açısından kendi bölgesinde avantajı bir durumda. Büyüyeceği görülen bir ülkeyiz. Bu fırsatı ülkemizde hem kanun yapıcı ve düzenleyici kurumlar hem de sanayicilerin iyi değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz.
İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Zengin:
“Seçim yılı 2023’te enflasyon sürecek”
2022 yılı pandeminin yaralarının sarılacağı bir yıl olması beklenirken, küresel anlamda pandeminin tam anlamıyla sonlanmaması, Çin’de yeni vakaların artışı, tedarik zincirindeki problemlerin devam etmesi, çip krizinin bir türlü aşılamaması 2022 yılını da sorunlarla dolu bir yıl haline getirdi. Tüm bunlara rağmen ekonomilerde bir iyileşme beklenirken meydana gelen Rusya Ukrayna Savaşı başta enerji ve gıda olmak üzere bir çok problemi de beraberinde getirdi. Buna ABD Merkez Bankası FED’in faiz artışlarına başlayarak sıkı para politikasını tercih etmesi, enflasyon ile mücadelede elini güçlü tutmak istemesi küresel anlamda likiditeye ulaşmada problemleri artırdı. Tüm bu küresel gelişmeler ışığında Türkiye’nin enflasyon ile mücadelede dünyadan ayrışması, enflasyon mu büyüme mi sorusuna büyüme tercihinde bulunması, doğal olarak büyümeyi pozitif yönde etkilerken Türkiye’yi dünyada en yüksek enflasyona sahip ülkeler arasına soktu. Tüm dünya ekonomilerinde enflasyon sorunu yaşanıyor, ancak ülkemizde bu sorun kat kat daha üst seviyelerde seyrediyor. 2023 yılının seçim yılı olması bu sürecin bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. Özelde asgari ücrete yapılan artışın kısa zamanda erimemesini ve genelde fiyatların dengeye oturmasını istiyorsak enflasyon ile mücadeleyi öncelleyen bir ekonomi politikasına geçmek şart olmuştur. Ancak seçim süreçlerinde enflasyonla mücadele politikalarının uygulanmayacağı da bilinen ve beklenen bir durumdur. Bu şartlarda seçimlerden sonra enflasyon ile mücadele tedbirlerinin yürürlüğe konulacağını tahmin ediyor, 2023 yılının her anlamda 2022 yılından iyi olmasını diliyorum.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.