HAZİRAN’DA ÖLMEK ZOR…
HAZİRAN’DA
ÖLMEK ZOR…
Yarım asır önce bugün yitirdiğimiz Orhan Kemâl, edebiyatımızın yıldızlarındandır.
Romanlarında, öykülerinde; yoksul, emekçi, ezilenlerin sorunlarını yansıtmıştır, çok da sevilmiştir.
Bu yüzden “Sessizlerin Sesi” olarak bilinir Orhan Kemâl.
****
Oğlu Işık Öğütçü babası için, “Hayatı geçim sıkıntıları ile geçmiş ama bu geçim sıkıntısı onun üretimini artırmış, her bir yeni eseri bir öncekini aşarak onun edebiyatını ileri götürmüştür” der.
O, "kimsenin söz etmediği" işçi haklarını, sömürüye karşı mücadeleyi, çalışan kadının var olma serüvenini, çocuk işçilerin dramını, küçük insanın evrensel sorunlarını estetik bir sanat anlayışıyla edebiyatıyla vererek "sesleri" olmayı tercih etmiştir.
“Vukuat Var”, “Hanımın Çiftliği”, “Bereketli Topraklar Üzerinde”, “Bekçi Murtaza”da olduğu gibi!..
Toplumsal yapıyı, öykülerine, romanlarına başarılı bir şeklide yansıtmasının sebebi; halktan kopuk olmaması ve mütevazı yaşamıdır.
****
Sanatçı Müjdat Gezen de “Orhan Abi”sini şöyle anlatır;
“Öykü denilince akla ilk o gelir. Varlıklı biri olamadı, hem de yazdıkları iyi paralar getirdiği halde. Gözü yoktu parada. Kaç yabancı dile çevrildi eserleri. Büyük yazar ve insandı!”
****
Şiirden yazarlığa geçmesi, Bursa Cezaevi’nde Nâzım Hikmet sayesindedir Orhan Kemâl'in.
Öğretmeni olmuştur Nâzım, “Şiiri bırak düz yazıya geç, çok güzel hikaye yazıyorsun” diyerek...
“Dünya Şairi”ne duygularını paylaştığı şiirinden şu dizeleri alıntılamadan olmaz;
“Unutabilir miyim seni hiç? /Dünyayı ve insanlarımızı sevmeyi senden öğrendim/ hikaye, şiir yazmayı ve erkekçe kavgayı etmeyi senden!”
****
Ahmed Arif...
Toplumcu çağdaş şiirimizin bir doruğudur.
Onu da 2 Haziran’da kaybettik, 30 yıl önce.
“Hasretinden Prangalar Eskittim” şiir kitabı, 1968’de yayınlanmıştır. Ama yazınımızda tek kitapla bu kadar karşılık bulan, yüreklere kazınan, sevilen şair olmamıştır.
Yılmaz Güney”in 1974’teki filmi “Arkadaş”ta unutulmaz bir kitapçı sahnesi vardır. Onun Melike Demirağ’a okumasını önerdiği şiir kitabıdır “Hasretinden Prangalar Eskittim”.
Ve sahne ünlü filmin en çok alkışlanan yeridir.
Hatta şair Sıddık Akbayır filmin bu sahnesinin, şiir kitabının düğünlerde konuklara armağan edilmesinin sebebi olduğunu söyler, kitabın tek reklâmı olduğunu da ekler.
****
“Leylim Ley” bir başkadır.
“Terketmedi Sevdan Beni”, “Ay Karanlık”...
Ya “Anadolu”su;
“Öyle yıkma kendini/ Öyle mahzun garip/ Nerede olursan ol/ İçerde dışarda derste, sırada/ Yürü üstüne üstüne/ Tükür celladın / Fırsatçının, fesatçının, hayının/ Dayan kitap ile/ Dayan iş ile/ Tırnak ile, diş ile/ Umut ile, sevda ile, düş ile/ Dayan rüsva etme beni.”
****
Ahmed Arif tevazu örneğidir.
Buyrun;
“Ben büyük değilim. Halkımın sıradan ve gariban bir ozanıyım. Buna inanıyorum ve onur duyuyorum.
Bazı adamlar 'Son elli yılın en iyi kitabını ben yazdım.' diyorlar.
O, kendi iddiası muhteremin…
Nâzım Hikmet’in memleketinde böyle laflar edilir mi?”
****
Ahmed Arif, “Hasretin".
Ahmed Arif, "Kavganın".
Ahmed Arif, "Sevda"nın Şairi'dir…
****
Ve Haziran’da Yaprak Döken’lerden “Silahı şiir, şiiri silah şair” Nazım Hikmet!
Kadınlar, çocuklar, emekçiler, doğa, Anadolu insanı, memleket sevdası, barış vazgeçilmezidir “Dünya Şairi”mizin.
Yaşamı yapıtlarıyla bir devrimci şairdir o. Yüreği ile görmesini bilendir.
Şiirini tanımlarken “Kökü yurdumun topraklarındadır” der. Öyle bir köktür ki, bu dallarıyla tüm insanlığa ve medeniyetlere ulaşırken zaman etkisini kaybeder.
Nâzım’ın “Mukaddes ümidi, güzel günlerin bir gün geleceğine olan inancı”, milyonların dilinden düşmeyen bir “umut türküsü”dür.
Işık saçan şiirleri, “ses bayrağımız” Türkçe’ye güç kazandırmıştır.
Emsâlsiz bir dil ustasıdır.
****
Yaşadığı dönemin de bugünün de şairleri yazarları, hayranıdır!
Ozan Refik Durbaş’ın şu sorusunu biz de soralım;
“Kaç şair var Nâzım Hikmet misali şu yeryüzünde?”
****
Nâzım Hikmet de “Haziran Ölümsüzleri”ndendir.
Şu dizeleriyle analım
“Vatan Haini Vatan Şairi”ni;
“Ölüm düşüncesinden soyundum/ Giyindim Haziran yapraklarını”
****
Fransız sanatçılar Yves Montand ve Simone Signoret, şairin 75.doğum yıldönümünde Abidin Dino'ya mesaj göndermişti;
"Sevgili Nâzım!
Ölmediğine göre daha nice yıllar…
Mademki yaşıyorsun doğum’ yıldönümün kutlu
olsun.
Ozanlar ölmez!
Seni tanıyanlar için de
ölmedin.
Yaşıyorsun, çünkü güzel yiğit ve hoş insandın!’’
Montand, "Denizlerin En Güzeli ", "Akrep Gibisin Kardeşim" şiirlerini Fransızca nağmelere de dökmüştür.
Türkiye, İstanbul, Hopa, Bursa, Moskova, Prag, Varna, Varşova, Paris, Madrid...
Gerçekten...
Seni dünya paylaşamıyor Nâzım Baba dünya!..
****
Orhan Kemâl...
Ahmed Arif...
Nâzım Hikmet...
Yüz akısınız aydınlık ve güzel Türkiye'min.
Yüreğimizde sakladık sizi.
İyi ki bu dünyadan geçtiniz.
Haziran’da yaprak dökenlere selâm olsun...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.