EYLÜL FIRTINASI
EYLÜL FIRTINASI
12 Eylül 1980/ Acının, gözyaşının, işkencenin 44. yaşı
Aşağıdaki sayılar birer rakamdan ibaret değildir. Onlar acıyı yaşayan, birçoğu hayatları yok olan insanları temsil etmektedir.
Darbe Türkiye üzerinde tam anlamıyla bir silindir gibi geçti. Resmi kayıtlara yansıyan birçok insanın işkence gördüğü, kötü muameleye maruz kaldığı. Ancak resmi kayıtlara yansımayan, insanların ruhlarında onarılmaz yaralar açan yaşadıkları acılar. Onlar mı onların ne hesabı tutuldu ne de yazıldı.
Binlerce insan işkence gördü yaralandı idam edildi ve birçok acılar yaşandı.
İşte 12 Eylül askeri darbesi ile yaşananlardan bazıları
12 Eylül 1980 tarihinde Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in başkanlığında silahlı kuvvetler yönetime el koydu.
Evren ve kuvvet komutanlarından oluşan Milli Güvenlik Konseyi 1983 genel seçimlerine kadar Türkiye’ye ilişkin tüm kritik kararları aldı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi. Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu hükümet görevden alındı.
1961 Anayasa’sı uygulamadan kaldırıldı.
Bütün siyasi partiler kapatıldı ve mallarına el konuldu.
Parti liderleri gözetim altında tutuldu, yargılandı.
Türk siyasetinin yeniden tasarlandığı ve yaklaşık dokuz yıl süren askeri düzende, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
İşte 12 Eylül darbesinin kanlı bilançosu
650.000 kişi gözaltına alındı Gözaltına alınanlar:
1.683.000 kişi fişlendi
210.000 dava açıldı.
230.000 kişi sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı
71.500 kişi TCK 141-142-163. maddelerinden yargılandı.
9508 kişi hakkında sivil mahkemelerde dava açıldı. (1980-88 yılları)
98.404 kişi hakkında “örgüt üyesi" olma iddiası ile dava açıldı.: 98.404
21. 764 kişi hakkında Örgüt üyesi oldukları iddiası ile mahkûmiyet kararı verildi.
29.000 kişi hakkında “Yurda dön" çağrısı yapıldı.
14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.
388.000 kişinin pasaportuna el konuldu.
23.700 dernek hakkında “faaliyetten men” kararı alındı.
644 dernek hakkında soruşturma açıldı.
52.000 kişi hükümlü veya tutuklu sıfatıyla cezaevinde kaldı. (1990'da kalanlar)
229 kişi eceliyle öldü
144 kişinin ölümü kuşkulu bulundu.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi kaçarken vuruldu.
74 kişi Çatışmada öldü
73 kişi hakkında doğal ölüm raporu verildi.
43 kişinin "İntihar" ettiğine dair tutanak düzenlendi.
2 kişi hakkında ölüm sebebi belirlenemedi.
171 kişi İşkence sonucu öldürüldü.
9.962 işkence soruşturma davası açıldı. (1982-1988 arası)
544 güvenlik görevlisi hakkında İşkence suçundan dolayı dava açıldı.
1.002 güvenlik görevlisi 1981 yılı Nisan-Mayıs aylarında ödüllendirildi.
1402 Sıkıyönetim yasasına göre 18.525 işlem yapıldı.
7.245 memur hakkında işlem yapıldı.
3.854 öğretmen hakkında işlem yapıldı.
988 güvenlik görevlisi hakkında işlem yapıldı.
266 din görevlisi hakkında işlem yapıldı.
120 öğretim görevlisi hakkında işlem yapıldı.
35 mülki amir hakkında işlem yapıldı.
47 hâkim savcı hakkında işlem yapıldı.
7.233 kişi çalıştıkları bölge dışına sürgün edildi.
4.891 kişinin görevine son verildi.
Cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilere toplam 3.315 yıl 3 ay ceza verildi.
300 gün boyunca İstanbul gazeteleri yayın yapmadı.
400 gazeteci hakkında toplam 4.000 yıl hapis cezası talep edildi.
31 gazeteci tutuklandı.
13 gazeteci hakkında gıyabi yakalama kararı çıkarıldı.
3 gazeteci silahlı saldırıda öldürüldü.
1989'da yılında 16 günlük gazeteye hakkında 394 dava açıldı.
211 Tazminat davası açıldı.
Açılan tazminat davalarında 12 milyar 848 milyon TL tazminat talep edildi.
39 ton gazete, dergi, kitap yakılarak yok edildi.
40 ton yayın (kitap dergi gazete) imha edilmek üzere el konularak depo edildi.
151 tane Basın özgürlüğünü kısıtlayan yasa çıkarıldı.
927 yayın hakkında yasaklama kararı alındı.
927 film hakkında yasaklama kararı alındı.
7.000 kişi hakkında idam cezası istendi.
517 kişi hakkında ölüm cezasına hükmedildi.
124 kişi hakkında verilen idam cezası Askeri Yargıtay tarafından onaylandı.
259 kişi hakkında idam cezası meclise gönderildi.
50 kişi hakkında verilen idam cezası infaz edildi. İnfaz edilenlerin 18 kişi sol görüşlü, 8 kişi sağ görüşlü , 1 kişi yabancı uyruklu ( Ermeni ), 23 kişi adi suçtan dolayı idam edildi.
*
"ASMAYALIM DA BESLEYELİM Mİ?"
Darbeden sonra ilk idamlar 9 Ekim 1980 tarihinde gerçekleşmiştir. İlk olarak sol görüşlü Necdet Adalı, ardından ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edilmiştir. 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edilen Erdal Eren, idam kararı Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmiş olmasına rağmen, Millî Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Ulucanlar Cezaevi'nde idam edilmiştir.
Kenan Evren, 3 Ekim 1984'teki Muş gezisi sırasında yaptığı konuşmada Erdal Eren'in idamına ilişkin: "Şimdi ben, bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim, ömür boyu ona bakacağım. Bu vatan için kanını akıtan bu Mehmetçiklere silah çeken o haini ben senelerce besleyeceğim. Buna siz razı olur musunuz?" şeklinde konuşmuştur.
*
12 Eylül askeri darbesi izi yıllarca silinmeyecek şekilde ülkenin üzerinden bir silindir gibi geçmiş insanların hayatlarında kalıcı hasarlar bırakmıştır. İşkence gören birçok kişi ve ailesi bu olayın izini ve acısını yıllarca taşımıştır.
12 Eylül’ü anlatan birçok roman, makale şiir yazılmış film yapılmıştır. Hangisini dinlerken gözlerimiz buğulanmaz, hangisini izlerken gözlerimizden akan yaşlar genzimizi yakmaz.
*
Şair Muzaffer Yıldırım “12 Eylül Günlüğü “isimli şiirinde şöyle anlatır yasakları.
Ne zaman okuyup öğrenmek için
Elimize bir kitap alsak
Toplayıp yakarlar kitaplarımızı
OKUMAK yasak
Tutsak olmuş bir güvercini
Salsak mavi göklere
Hapsederler kuşlarımızı
ÖZGÜRLÜK yasak
Yürekler sevmek içindir diye
Sevmeye kalksak birbirimizi
Mühürlerler duygularımızı
SEVMEK yasak
Bir başımıza usulcana
Bir şey düşünsek geceleri
Tekmelerler başımızı,
DÜŞÜNMEK yasak
Düşlerimizde kendimizle
Gerçekler üstüne konuşsak
Dağıtırlar uykularımızı,
DÜŞ KURMAK yasak
Avutmak için aç çocuklarımızı
Sade su kaynatsak ocaklarda
Dökerler sudan aşımızı
TOK OLMAK yasak
Velhasılı dostlar
İNSAN OLMAK YASAK. “
**
Şair Hayrettin Horoz “Eylül “ isimli bestelenen şiirinde darbeyi şöyle anlatır.
Beni çoktan aştı bu acı
Düştü yüzümden bin kahır
Oturup düşünüyorum
Darbelerin tozunu
Yaşadım diyorum ya ben sana
Birikiyor umutlarım
Kaldı tortuları
En güzel anıların
Eylül geçmiş kapımızdan
Süpürmüş kalıntılarını ışıkların
O güneş parlıyor hala
Ay yine bizim “
Yine de yaşanan o karartıcı ve acı günlere rağmen umudunu koruyabilmek.
*
Çağan Irmak’ın “Çemberimde Gül Oya” dizinde küçük Kara Balık’la konuşmasında şöyle der:
-Sen kitapları seviyor musun?
-Kitapları da çok seviyorum filmleri de çok seviyorum.
-Büyüyünce ne olacaksın bakalım.
-Bilmem
-Okumaya Devam et. Belki bir gün sende güzel hikayeler anlatırsın insanlara. Bu günleri anlatırsın
-Ama bu çok zor ya unutursam
-Çocukken yaşadıklarını hiçbir zaman unutmazsın çünkü hafızanın en temiz en güçlü olduğu zamanlardır çocukluk. Büyüyünce bu günleri unutma. Kitapların yakıldığı. İnsanların fikirleriyle suçlandığı günleri unutma. Unutma ki anlatabilesin bunları. Türkiye’yi sevmeyi anlat birilerine.
Birileri bunu hep yanlış anladı çünkü.
-Ya beni de yanlış anlarlarsa? Ya beğenmezlerse?
-Olsun sen gene de bir hikâye anlat. Beğenen inanan birileri mutlaka çıkacaktır elbet.
*
Bu ülkeyi sevmeyi anlatmak belki de en önemli konu bu. Ön yargısız birbirimizi anlamak.
Yazımı 12 Eylül’ün 17 yaşında yaşı büyütülerek idam ettiği Erdal Eren ve onun gibi adaletsiz yargılanan birçok insan adına aşağıdaki şiirim ile bitirmek istiyorum.
Büyümeyen büyüyemeyen çocuklara.
Asmayalım da besleyelim mi? demişti bazıları...
Acının yaşı olur mu anne?
Ya darağacına fidan asılır mı?
Acıları koynunda saklayan darağacı
Utanıp yaşından ağlamaz mı?
Oysa bir zamanlar o da fidandı
Bunu hatırlamaz mı?
Kalemi kim kırdı anne?
Oysa kırılan kalbimdi
Kimse farkına varmadı
Ben daha çocuktum
Bir gece büyüdüm ya
İnanma sen anne
Kim bilebilir senden daha iyi
Üzülme
Onlara inat büyümeyeceğim
Hep masum
Hep çocuk kalacağım
*
Darbelere karşı olmak insan olmanın sorumluluğudur.
Güzel günlere umutla.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.