Cehennem Yürekli Yiğit AYDIN ERTEN
Cehennem Yürekli Yiğit
AYDIN ERTEN
Gözüpek, yılmaz, inatçı, namuslu devrimciydi, 68’liydi!
Gültepe Belediye Başkanı olmuştu, yaşı 31’di.
Kuşağımızın gençlik liderliğinden gelmişti oraya. Ele avuca sığmazdı.
Halk için halka hizmet yarışını umarsızca sürdürendi.
Belediye başkanı seçildiğinde bambaşka bir belediyecilikle tanıştı Gültepe’si...
İnsan aşkı, Gültepe aşkı ile çalıştı, büyük devrimci yüreği insana hizmet için çarptı. Garibanın, yoksulun, düşkünün, kimsesizin belediye başkanı oldu, abisi, kardeşi, babası, yoldaşı oldu.
Bir insanı ölümsüz kılabilecek ne varsa Aydın Erten'de vücut bulmuştu.
Fişek gibi adımladığı Gültepe, hizmet aşkıyla yanarak aydınlattığı sevdasıydı, efsane başkan Aydın Erten'in.
Gültepe'nin sokaklarında bıraktığı izler, dokunduğu insan kalpleri, anılar, hafızalardan hiç silinmeyecek mücadele ve yiğitliğiyle ölümsüzlüğü bıraktı ardında...
xxxx
“6.Filo Defol” eylemlerinde, Aliağa’daki toprak işgallerinde omuz omuzaydık.
Her direnişte, faşizme gericiliğe karşı cephenin ön siperindeydi.
Ömrünün 35 yılını vermişti “militan ruhuyla, asla eğilmez duruşuyla” partisi CHP’ye.
12 Eylül faşizminin zindanlarında yattı 2 yıl.
İşkencelere karşın, haksızlıklara karşın; yılmadı!
Yasaklıydı 17 yıl ama enerjisi hiç tükenmezdi.
Yine siyaset yaptı. Gün geldi partisinin İl Başkanlığı adaylığı için yarıştı, gün geldi TBMM adaylığı için.
Hiç teslim olmadı o hiç!
xxxx
11 Ağustos 2000…
Aydın’ın, Erten’imin uğurlandığı, yıldızlara yoldaş olduğu gün!
Değil 22 yıl, bin yıl geçse de unutmayız
unutamayız seni yoldaşım.
Yiğit 68’lim..
Aydın’ım.. Erten’im.. Gültepelim!
O kadar çok özlüyorum ki seni!..
xxxx
Kahroluyorum Aydın! Kahroluyorum Erten’im!
Neden daha çok birarada olamadık.
Mücadele anılarımız belleğimde...
Şanlı Tariş Direnişimiz örneğin...
Onurdaşım...Aydın’ım... Erten’im...Gültepelim!
Maksim Gorki'nin kitabı "Danko'nun Yüreği " romanı unutulmaz kahramanıdır genç Danko.
İşte "Gorki’nin Danko’su gibi, göğüs kafesinden söküp çıkardığı alevlenen yüreğiyle "ateş ormanları arasından" geçerken, her türlü engele rağmen, büyük insanlığın yolunu aydınlatmayı başarandır Aydın Erten!.."
xxxx
Ataol Behramoğlu Usta'nın toplumdaki yiğit cesur insanlara ait benzetimini çok beğenirim;
"Bir örste döver gibi, çeliğe su verir gibi, inançla, inatla, çalışkanlıkla en ümitsiz günlerden aydınlıklara çıkmayı başarmış; şarkılarını gelecek yüzyıla, yüzyıllara da ulaştırabilmiş ender yaratıcı insanlarımızdandır."
Aydın Erten bu tanıma tam uyandı işte, abartmasız!
xxxx
Aydın Erten, Gültepe'de sarsılmaz bir çınar, ölmez bir devrimci ruh, bitmez bir sevdanın adamı, bir deli fişekti.
Adı gibi aydınlık, yiğit bir halk adamı...
Ardından silinmez izler bıraktı…
Ölümünden önce ailesine, dostlarına 'Ölümden korkmuyorum, hoş geldi sefa geldi. Yalnız bir vasiyetim var. Ben ölünce, beni Gültepe’ye gömeceksiniz' diyecek kadar sevmişti 'Gültepe'sini'.
Gültepe de efsane başkanını hiç unutmadı ve sakladı O'nu yüreğinin sıcağında...
Ölüm devrimciler için son söz değil, yorgunluk gidermektir sadece…
Unutmadık Aydın Erten, unutmadık…
Ne seni, ne halkın için verdiğin mücadeleyi.
Anısına içten sevgi, saygı ve özlemle...
------------------------------
AYDIN’A
Gültepe’ye yağmur yağıyordu
Üstüme üstüme geliyordu yağmurlar
Bin kez seni düşünüyordum
Seni görüyordum her şeyde
Yağmurlar geliyordu üstüme üstüme
Gültepe’ye yağmur yağıyordu
Bir sevda şarkısı söyler gibi yaşıyorduk
Zeytin ağacının diliyle söylenen
Bir sevda türküsü gibi
Yıldız türküleri söylüyor
Yıldızdan türküler yazıyorduk
Gültepe’ye yağmur yağıyordu
Gültepe’ye yağmur yağdığında
Gültepe’ye aşk yağdığında
Gecenin gülüşünde çiçekler açtığında
Bugünden söken şafaklarda
Şarkılar söyledik Aydın’la
Şiirler yazdık
Gültepe’nin göklerine uzanıp
Yıldızlar kopardık
Kırmızı bir karanfilmiş gibi
Yıldızları saçlarımıza taktık
*****
Gültepe’ye yağmur yağıyordu
Seni sevmenin acısı
O çok sevdiğin türküyü aklımıza düşürüyordu;
‘Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün
Dünya kadar malın olsa ne fayda’
*****
Gültepe’ye yağmur yağdırıyorduk
Bir sevgi olup gün boyu Deniz’e bakıyorduk
Öyküler dinleyip şiirler yazıyorduk
Gültepe’ye yağmur yağdırıyor
Gültepe’yi aşkla yıkıyorduk
Şair gibi;
‘’Dünyanın cesur ulusları yoktur
Cesur insanları vardır’ diyorduk…
Konak Belediye Başkanı ABDÜL BATUR;
“AYDIN ERTEN UNUTULMAYACAK!”
Aydın Erten 22 yıldır unutulmadı, unutulmayacak da! Narlıdere Belediye Başkanlığı yaptığım dönemde Aydın Erten’le tanıştım ve çok etkilendim.
O, garibanlar, yoksullar için, hırsızlığa talana karşı mücadele verdi. Haksızlığa karşı hep safı öndeydi. Ranta karşıydı kavgası. Bugün bu güzel Gültepemiz, ranta kurban edilmediyse bunda Aydın Erten’in katkısı tartışılmazdır.
Gerçekten halkı için her türlü fedakârlığı yapan, halkı için her türlü çalışmayı, projeyi hayata geçirmekten çekinmeyen, devrimci ruhlu çok değerli ağabeyimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum.
Ne kadar güzel işler yapmış ki, 22 yıldır unutulmayan ve bundan sonra da unutulmayacak bir anı bırakmış.
Biz de onun anısını, onun bize bıraktığı mirası en iyi şekilde korumaya, kollamaya çalışıyor, yoldaşlarıyla yürüyoruz."
------------------------------
Yol Arkadaşı Gazi Keskin; GÜLTEPE’NİN KALBİNDE YAŞIYOR!”
“1977 seçimlerinde hiç zorlanmadan ikinci kez başkan seçildi. 1979’a gelindiğinde Türkiye büyük siyasi krizlerle boğuşuyordu. Faşizm bütün gücüyle devrimcilerin, aydınların ve emek cephesinin üzerine gelmeye başladı. Aydın Erten, bana telefon edip,’ Gazi hemen gel beraber çalışalım’ dedi. Önce temizlik işleri müdürü, sonra da işletme müdürü olarak belediyede göreve başladım. Onda farklı bir belediyecilik anlayışı vardı. Tüm düşünce ve uygulamaları halk yararına idi. Bu tür belediyecilik Türkiye’de Fatsa’da hayata geçiriliyordu. Başkan, Çınartepe ve Mersinpınar’da 800 fakir aileye imarlı arsa dağıtıp ev sahibi yaptı. Tanzim satış mağazaları açıp, halka temiz ve ucuz gıda ve malzeme temin etti. Kömür tanzim şubeleri açıp maliyetine taksitle kömür dağıttı. Halkın büyük sempatisini kazandı. Belediyede 270 kişi çalıştırıyordu, ekonomik olarak zorlanmaya başlamıştık. Gültepe bu dönemde başkanı dahil ‘solcu ve komünist’ olarak yorumlanıyordu. Dönemin hükümeti, İller Bankası’ndan belediyenin gelir payını kestirdi. 8 ay maaş alamadık. Greve gittik ama bu grev işverene karşı değildi. Hükümeti protesto ediyorduk. Erten, Ankara’ya gitti ama eli boş döndü. İşte bu sırada Başbakan Demirel, TBMM kürsüsünden ‘Gültepe’yi solcu komünistler ele geçirmiş, kurtarılmış bölge ilan etmişler’ diye açıklamada bulunmuştu(…)
Aydın Erten, dönüşünde “Benim yüzümden halk çile çekmesin” deyip istifa edeceğini belediyenin hoparlöründen duyurdu. Yarım saat içinde belediyenin önüne yüzlerce insan toplandı. İstifadan vazgeçirmek istiyorlardı. Beş kişilik bir komite oluşturup biz başkanlıkta otururken içeri geldiler ve ‘Başkanım istifanı asla kabul etmiyoruz. Kampanya oluşturduk, Bankaya hesap açtırdık. Ayrıca kadınlarımız da altın ve ziynet eşyalarını bağış yapacak’ deyip başkandan cevap bile almadan dışarı çıktılar. Gerçekten üç gün içinde bankada ve belediyede önemli ölçüde para ve altın birikmişti. Buradan işçilerin alacağının üçte biri ödenmişti. Başkan da istifadan vazgeçti.
12 Eylül oldu. Grev çadırları sökülmüştü, belediyede askerler ve polis vardı. Bizi gözaaltına aldılar. Sonra da cezaevine(...) Hastalığını son günleriydi. Bize, ‘Son günlerimi yaşıyorum. Ölümden korkmuyorum. Hoş geldi sefa geldi. Yalnız bir vasiyetim var. Ölünce, beni Gültepe’ye gömeceksiniz’ dedi. Mezarını Gültepeli 10 devrimci arkadaşla yaptık. Ruhu şad olsun. Aydın Erten bütün Gültepe’nin kalbinde yaşayacaktır.” (www.evrensel-2014)